5.Bölüm

111 23 0
                                    



Multimedya; Milo ve eşi



İyi okumalar!!



Kör karanlığında üzerimize atlayan yaratıkları iç güdülerimiz sayesinde karşılık veriyorduk. Roan alevlerini ortaya çıkarıp çevremize çember çizdi. Bu yaratıkların uzak kalmasını sağlıyordu. Cesaret edip atlayanları ise benim gölgeden oluşma hançerlerim karşılıyordu. Uzun süren küçük cenk bizi yormuştu. Tükenmek üzere olan güç rezervemizi Sofia şifa gücüyle yükseltmeye çalışıyordu. Fakat bu da onun gücünün azalmasını sağlıyordu.

Soluk soluğa kalmış göğsüm yorgunlukla kalkıp iniyordu. "Bunların sonu yok sanki. Nasıl olurda Akademi çevresi bu yaratıklarla çevrili olabilir?" Müdür Adgus'un bundan haberi olup olmadığı konusunda merakım iyice artmıştı. Daha yeni peydahlanan bir olay olduğu için henüz bilgisi olmaya bilirdi. Yine de üst sınıflarda ki nöbetçilerin bizim gürültümüzü işitmemesi ayrı bir tuhaftı.

Sofia elinin tersiyle alnındaki teri silerken konuştu.  "Onlar yüzünden olmalı. Kitaplarda bu yaratık hakkında bilgi o kadar az ki. Asırlar önce yok olmuş olarak biliniyordu. Şu an var olmaları bile büyük bir gizem." Haklıydı. Zeyid'e ne yaptıklarını görmüştük. Daha hangi özellikleri vardı tam bir bilinmezlikti.

Peş peşe çemberin içine atladılar. Hangi birine hedef alacığımı şaştım. Gölgeden oluşma hançerleri peş peşe fırlattım. Kiminin omzuna, kiminin kafasına, kimini ise sıyırıp geçiyordu. Sofia şifa vermeyi bırakıp kısa kılıcını çekti. Kılıçtan kısa bir hançerden uzundu. Hançeriyle yaratıklara saldırmaya başladı. Roan da aynı şekilde iki kısa kılıcını çekti. Alevler çevremizde dans ederken Stregoidlerle kafa kafaya çarpıştık. Bedenimize aldığımız küçük sıyrıkların ne kadar riskli olduğu hakkında bilgimiz yoktu. Başladığımız işin sonunu getirmek zorundaydık yoksa bu gece burada üç ceset çıkacaktı.

Sofia'nın çığlığıyla ona döndüm. Bir tanesi bacağından tutmuş sürüklüyordu. Hançeri iki elimle uzattım ve bir mızrak oluşturdum. Hedef alıp fırlattım. Havayı yarma sesi şavkladı. Stregoid'ın kafasına saplandı. Minnetle bakışına tebessüm ettim. Omuz omuza savaşmayı özlemiştim. Güz Akademisinde bu kadar ciddi saldırılar olmasada nöbetteyken bazı durumlar yaşamıştık. Genelde Roan ile eş olurdum. Birazda soylu yanını kullanarak nöbet eşi olmamızı sağlardı.

"Maren!" Adımı seslenmemle yere yıkılmam bir oldu. Roan beni yere itmiş kendini Stregoid'in önüne atmıştı. Yaratık sivri dişlerini çıkarıp boynunu ısırdı. Tüm ormanda Roan'ın çığlığı yankılandı. "Hayır!!" Kükreyerek yaratığın üzerine atladım. Ellerimle boğazını yakaladım. Gölge duman olup ellerimden yükseldi. Aynı saniye yaratık acı acı çığlık bağırarak altımda yandı. Gözüm kararmıştı. Tüm bedenim yanıyordu. Kanım alev almış zehir gibi damarlarımda çalkalanıyordu. Kulaklarım uğuldadı. Yaratık son kez yüzüme doğru kükredi. Çığlık atarak gücümü artırdım. Altımdaki iskelet bedeni patladı.

Bedenim kapıldığı dehşetle tir tir titriyordu. Ellerimi kül dolu toprağa bastırdım. Başımı yana çeviremedim. Göreceğim manzaradan korkuyordum. Tüm benliğimle sarsılıyordum. Sofia'nın bana seslendiğini işittim. Çevremizde yoğun bir hareketlenme vardı. Birisi kollarımdan tutup kaldırdı. O an bakışlarım Roan'a döndü. Bedeni aldığı zehirle acıyla kıvranıyordu.

"Maren kendine gel." Müdür Adgus'un sesi uzaktan geliyordu. Elini savurduğu an çevremizdeki tüm yaratıklar geriye uçtu. Yaydığı güç dalgasıyla tüm orman sarsıldı. Dakikalar sonra her şey hızlı ilerledi. Bir öğrenci ve Profesör Liam Roan'ı kucaklayıp taşıdı. Sofia ona şifa vermekten yorgun düşmüştü. Yarı baygın başka bir öğrencinin kolunun altındaydı. Yaratıklar ormanın derinliklerine kaçmıştı. Profesör Lydia çevremizi kolaçan ederek, tehlike olup olmadığını kontrol etmişti.

Zemistan AkademisiWhere stories live. Discover now