7. Bölüm

101 24 7
                                    




İyi okumalar!!



Bazen siz siz olmaktan çıkarsınız. Söylediklerinizin farkında olmazdı. Sanki başkası sizin yerinize konuşur ve hareket ederdi. Şu an aynen o durumu yaşıyordum. Jaon'ın dudakları genişçe iki yana açılmış şuh erkeksi kahkahası yükselmişti. O an ne dediğimin farkına vardım. Yanaklarım başta olmaz üzere bedenimin her yanını sıcaklık bastı. Gözlerimi kaçırdım. "Ne dediğimi siktir et." diye tıslayıp hızla koridorda ilerlemeye başladım.

Bileğimi tutup durmamı sağladı. Dişlerimi ileri geri oynatıp gıcırdattım. Buz mavisi gözlerimi uzun koridordan ayırmadım. "Roan'ı sinir etmek güzel olacak." Teklifimin asıl amacını anlamış ve üstüne bir de kabul etmişti. Zeki insanlara bayılıyorum. Şaşkınlığımı kısa süre içinde üzerimden attım. Halen bileğimi tutan elimi geri çektim. "Pekala sevgili erkek arkadaşım. Temasta bulunmak yok." Yavaş adımlarla karşısına geçtim. Kollarımı göğsümde bağladım. "Ve bu sadece küçük bir oyun. Olurda bana aşık olmaya karar verirsen. Canını yakmaktan çekinmem." Girdiğim oyun bile olsa kendimi Roan'a ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyordu. Suçluluk duygusu üzerine bu duygu tüy gibi konmuştu.

Balı andıran gözlerinden eğlenceli pırıltılar geçti. Sırıtışı genişledi. Burnumun ucan parmağıyla pıt yaptı. "En fazla küçük sinir bozucu kız kardeşim olabilirsin." Samimiyeti içimi ısıttı. Bir nebze olsa rahatlamamı sağladı. Bir şeyle daha uğraşmama düşüncesi iyi hissettirmişti. Her yanım kapanlarla doluydu. Adım attığım an belaya bulaşıyordum. Her an tetikte durmak yormuştu.

Başım arkaya düştü. Alaylı sırıtışımla iyi olur derce bakış attım. "Pekala sevgili beni kız kardeşi olarak gören sahte erkek arkadaşım. Düelloya var mısın?" Bal rengi gözlerinden tehlikeli bir yıldırım şavkladı. Kendimizi savaş salonunda bulduğumuzda antremana başladık. Arada birbirimizle atışıyorduk. Bizim samimi hallerimizi görenler şaşkınca bir bakış atıp önlerine dönüyordu. Meraklı bakışlar arada geri dönüyordu.

Salonun diğer köyesinde Milo ile çalışan Roan'ın öfke dolu tehlikeli bakışları bizi buluyordu. İçimi ürperten öfkesi acaba yanlış mı yaptım sorusunu kendime sormadan edemiyordum. Roan'ın öfkesi bir ejderin öfkesiyle aynıydı. Kavgaya girdiği vakit alevleri ölümcül olabiliyordu. Kavgada onu tutan taraf hep ben oluyordum.

"Şuna da bakın! İki sevgili öğrencim iyi eş olmuş." Profesörü Lydia ellerini çırparak yanımızda bitti. Jaon ile son hamlemizi yaptık. Onun kılıcı benim boğazımda donarken benim hançerim kalbinin yan tarafında donup kaldı. "Berabere." derken sırıtıyordum. "Mükemmel! Şimdi sizi bir başka eşle karşı karşıya görmek istiyorum." Profesör diğer öğrencilere ortayı açmasını işaret etti. Jaon ile yan yana dikilirken kimlerle dövüşeceğimize bakındım.

Jaon kulağıma doğru eğilip alayla fısıldadı. "Birileri çok fena kıskanmış." Bakışlarım hemen karşımızda ki Roan ile buluştu. Dişlerini sıkmış nefret dolu fırtınanın döndüğü gözlerini Jaon'a dikmişti. Bana döndüğünde nefret geriye çekilip biraz daha yumuşadı. Donuk buzdan bir gölü andırdı. İçim üşüdü. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım.

Zemistan AkademisiWhere stories live. Discover now