0.1

17.1K 654 479
                                    

Daha 1 kurgum bitmeden yazıyorumm.

Buraya çok hızlı bölüm gelmez.

Yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar.

______________________________________

Yere sertçe kapaklandığım sırada bir küfür savurdum.

Ayağa kalktım ve yerdeki defter-i âdeti aldım.

(Not: defter-i âdet, resim defteri demektir.)

Etrafımdakiler bana kahkaha atarken ben sol bacağımı tutarak yürümeye başladım.Çok ağrımıyordu.

"Susun be!" diye sinirle söylendim.

Fransız olduğum için kelimeler dilime pek uymuyordu.Yine de anlıyorlardı.

Fırıncı Ali "Bu sefer nereni kırdın nakkaşçı Leo?" dedi.

(Not: nakkaş'ın kelime anlamı ressam demektir.Ama nakkaşçı olarak kullanmak istedim.)

Sinirle ona baktım ve cevap vermeden kahveye gittim.

Sümbül bana tabure uzattığında gülümsedim ve tabureye oturdum.

Aşçı İbrahim "Ne gördün de yine çatıdan düştün Nakkaşçı?" dedi gülerek.

"Hiç." diye yanıt verdim.Ama aslında birini görmüştüm.

Uzun, cüsseli ve kaslı biriydi.Ayrıca yüzüne siyah bir bezle örtmüştü.Sadece gözleri görünüyordu.Gördüğüm kadarıyla da gözleri koyu kahveydi.

Arkasından da 3-4 kişi vardı.Varlıklı biri olmalıydı.Tüccar olabilirdi.

(Not: tüccar, ticaretle uğraşan kimseye denilir.)

Kim olduğunu bilmiyordum ancak hayranlık duymuştum.Ona baktığım için dikkatim dağılmıştı.Bu yüzden de defter-i âdetle beraber çatıdan düşmüştüm.Neyse ki çatı çok yüksek değildi de bir yerlerimi kırmamıştım.Ama ağrı vardı.

Bu durum sürekli tekrarlandığı için etraftakiler artık bana yardım etmek yerine bu halime gülüyordu.

Sümbül'e bakarak konuştum." senin şu ağrıyan yerlere sürdüğün özel karışımın vardı ya, onu versene süreyim." dedim.

Başını salladı ve içeriye girdi.Bir kaç dakika sonra elinde yeşilli bir şeyle geldi ve bana uzattı.

"Eyvallah." diyip elindekini aldım ve terliğimi çıkarıp sol bacağımı kaldırıp oturduğum tabureye koydum.Ardından ağrıyan yere sürdüm.

İşim bitince elimdekini Sümbül'e verdim.

Sümbül elini uzatarak bana bakmaya başladı.

"Sikkem nerede acaba?" dedi.

(Not: sikke, para demektir.)

"Aa-a nerde?" dedim bende şakaya vurarak.Ancak yüzünde mimik oynamamıştı.

Sıkıntıyla ofladım ve elimi cebime attım.O sırada yan tarafımda duran kahvenin âssı olan Mahir ağabey elimi tuttu ve Sümbül'e bakarak konuştu.

"Alma sikke falan." dedi ve bana bakarak ekledi."Küçücük bir şeydir zaten."

Memnun olmuşçasına gülümsedim.

Bazen küçük gözükmek ve tatlı olmak işime yarıyordu.

Sümbül de başını sallayıp içeri girdi.Mahir ağabey de elini çekti.

PADİŞAH/ GAY Where stories live. Discover now