Panik atak

116 8 26
                                    

Taehyung'dan

Herkes ayaklanınca Jennie'nin yanına gelmiştik. Jennie'nin, teyzesinin evinin kapısından çıktığını görüp, yanına koştuk.

Lisa ve Rosè içeri girmek için adım atacakken, Jennie onları durdurdu.

"Girmeyin, bu görüntüleri kaldıracak kadar güçlü değilsiniz. Sizi de kaybetmek istemiyorum."

Lisa ve Rosè göz yaşlarına boğulurken Jisoo, Jennie'yi itip içeri geçti.

Fakat, karşılaştığı manzara o kadar kötüydü ki, ağzından güçlü ve uzun bir çığlık firar etti.

Polisler Jennie'den çoktan sorgusunu almıştılar. (buraları çok uzatmak istemedim)

Jennie kapının kenarına çöktü ve kafasını duvara yasladı. Yanına gittim. Fakat, sesi o kadar güçsüz çıktı ki, yanından koşarak ayrıldım ve ağlamaya başladım.

"Git.. Yalnız kalmak istiyorum. Toparlanmam gerek."

Gözyaşlarım ister-istemez göz bebeklerimi terk ediyor, bardaktan su boşalırmışcasına akıyordu.

Kendimi bu halde gördükten sonra anladım Jennie'nin dünyadaki en güçlü kız olduğunu.

Jin hyung ve Namjoon hyung Jennie'yi kollarından tuttukları gibi arabaya taşıdılar.

Jennie karşı çıkmadı.

Jennie karşı çıkamadı.

Jennie Jin hyung'a bakarak sorusunu sordu.

"Oppa, kapatıcı var mı? Göz altlarımı.. Kapatmam gerek. Fanlarımın beni böyle görmesini istemiyorum. Düşmanlarımı.. onları güldüremem"

Jin hyung ağlamaya devam ederken, kafasını salladı onaylar şekilde. Ardından kapatıcıyı Jennie'ye uzattı.

Jennie kapatıcı ile göz altlarını kapatmaya başladı.

Ardından arabadan inmek için kapıyı açtı, dışarı ilk adımı attı. Fakat, birden bire nefesi daralmaya başladı. Vücudu titriyor, kalbi çırpınıyor, nefes almakta zorlanıyordu. Başı dönüyor, midesi bulanıyor ve boğazında oluşmuş yumru yüzünden yutkunmakta güçlük çekiyordu. Vücudu karıncalanmıştı. Bir yandan tir-tir titriyor, diğer yandan ter akıtıyordu. Yavaş-yavaş üşümeye de başlamıştı.

Jennie çok ciddi bir panik atak geçiriyordu.

İlk defa, tüm bu duyguların hepsini birlikte yaşamaya başlamıştı. Normalde, panik atak zamanı, sadece nefes almakta zorluk çekiyor ve vücudu titriyordu. Fakat, şimdi durumu ciddiydi.

Ölüyormuş gibi hiss ediyordu.

Sonunda dengesini kaybetti ve yere düştü. Bunu gören Jungkook koşarak Jennie'nin yanına geldi ve kafasını bacaklarının üstüne koydu.

Jennie nefes alamıyordu.

Sanki ruhu çekiliyordu.

Gözleri açıktı, fakat, bulanık görüyor, görme kaybı yaşıyordu. Bazen gözleri kararıyor, fakat sonra geçiyordu.

Jungkook bağırmaya başladı.

"JENNİE! HAYIR, HAYIR. HEY ÇOCUKLAR! HEMEN HASTANEYE GİTMELİYİZ!"

Herkes anında arabaya binerken Jungkook Jennie'yi kucağına aldı ve arabaya bindi. Jennie'nin kafası Jungkook'un dizlerinin üzerindeydi. Jungkook gözyaşları yeri boylarken Jennie'nin saçlarını okşuyor, onu rahatlatmak için şarkı söylüyordu.

Fakat, Jungkook'un söylediği şarkı Jennie'nin kulağına ufultular halinde ulaşıyordu.

Jennie son kez herkese baktı. Ardından Jungkook'a döndü. Gülümsedi. Ve gözlerini kapatarak kendini karanlığa teslim etti.

___________________^-^___________________

Bir yanlışım varsa, affola.

Sizi seviyorum bebeklerimm<333

❖ƬʜᴇDifficult Life༻ᴛᴀᴇɴɴɪᴇWhere stories live. Discover now