Kısım 6 - YAT

27 2 1
                                    

Haftasonu. Hiçbir işim yok ve boş boş otururken ögretmenimden bir mesaj geldi, "Okullar bir haftalığına tatil olmuştur. İlkokul, ortaokul ve liselerde MEB bir hafta tatil için onay vermiştir. Bütün ögretmenler..." .

Tatil olduğunu anneme söyledim. Babam üç günlük bir izne ayrılmıştı. Annem de bunun üzerine çalıştığı yerden (Denetimli Serbestlik Merkezi) izin yazıp izne ayrıldı.

Ailem tatile gitme kararı aldı. Yaşadığımız şehrin yukarı kesiminde güzel ve ucuz kalacak yer vardı. Ucuzdu ve denizi güzeldi.

Ertesi sabah yola koyulmak için saat on olduğunda herkes uyandı. Son hazırlıklar yapıldı ve hızlı bir kahvaltı yapıp otobüse binip gideceğimiz yere götürecek olan otobüslerin yanına doğru yola koyulduk. Yolda bir tane dayı yanındaki çocuk ile bağırışarak tartışıyordu. Sinir bozucu.

Yolculuğumuz bitti ve kalacağımız yere vardık. Kalacağımız yer bir Motel idi, iki katlı ve her bir yerde iki oda olan bir Motel. Çok güzel bir bahçesi vardı, içinde ördekler ve şirin Bulut isminde bir köpek vardı.

Kalacağımız yere yerleştik. Saat iki civarı idi ama sıcak o kadar da vurmuyordu. Üstümüzü değiştirip denize gittik. Su çok güzel.

Denizde belli bir vakit geçirip çıktım. Hepimiz tekrardan pansiyona dönüp biraz dinlendikten sonra tekrardan denize gitmeyi planladık. Pansiyona döndük. Kalacağımız yere girmeden babam beş litrelik su almak için pansiyonun yanındaki büfeye gönderdi.

Büfeye girdiğimde hiç beklemediğim birisi ile karşılaştım. Bu kişi Goebbels idi. O da beni görünce ufak bir şaşırmıştı. Tokalaşıp sarıldım. Görünen o ki o da tatile gelmiş. Nerede kaldığını sorduğumda "Yan tarafta bir pansiyon var orda kalıyorum. Beş numara." deyince benim suratımda büyük bir şaşkınlık belirmişti.

Aynı pansiyonda kalıyorduk. Hatta kaldığımız yerler yan yanaydı! Biz de 6 numarada kalıyorduk. Birbirimizin aileleri ile tanıştık. Ailelerimizi de birbirleri ile tanıştırdık. Kendimi evleniyormuşum gibi hissettim...

Dolaşmak için izin aldık. Sahil tarafında biraz dolanmak üzere yola çıktık. Sohbet ederek yürüyorduk. Farketmeden denize güzel bir manzarası olan bir tepeye gelmiştik. Çok güzel bir yer.

Orda on beş dakika oturup dinlendikten sonra iki adam yanımıza geldi. Takım elbise giymişlerdi, içime kötü bir his doğdu.

Kaç...

Goebbels ve adamlardan başka kimse yoktu ama bir kız sesi duymuştum.

Adamlar kafamıza silah doğrultup elimizi başımızın üstüne koymamızı söyledi. Direnmek için adım atacaktık ki bir adam "Merak etmeyin sizi öldürmeyeceğiz. En azından şimdilik..." deyince arkamızı dönmek zorunda kaldık. Fidye fln isteyeceklerini düşündüm.

Ellerimize kelepçe bağladı ve bizi arabaya bindirdi. Dört kişi bir yere gidiyorduk. Araba kimsenin geçmediği ve boş tekneler ile dolu denize kıyısı olan ufak bir kumsala getirdi. Boş teknelerin dışında gözümüze ilk çarpan şey bir yat idi. Yat hiç de boş gibi görünmüyordu.

Adamlar bizi yata götürdü. İçine binip kamaraya çıkartıldık. Yaklaşık iki dakika kadar bekledik ve o sırada yat harekete geçmişti. Kapı açılıp içeri bir adam geldi. Kafasındaki kaptan şapkasına benzeyen şeyi çıkarıp adamlardan birine verdi ve denize doğru dönüp derin bir iç çekti.

Adam denizci kıyafeti giymiş, kısa siyah saçlı ve yeşil gözlü bir adamdı. Genç gibi dursa da otuzlarında idi sanırsam.

Adam bize doğru dönüp keskin bakışlar attı. "Şuan denize doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Benim adım Scarses. Hans ismini duymuş muydunuz?" dedi. İkimiz de ilk önce şaşırdık ama sonra sinirlenmiştik. "Görünen o ki çok iyi biliyorsunuz. Şimdi size bir teklifim var. İçinizden birini sahneye davet ediyorum." deyip Goebbels'in kelepçelerini çözdü ve diğer adamlar silahlarını Goebbels'e dogrulttu.

Goebbels'e bir silah verdi Scarses denen adam, ardından "Eğer bununla dostunu vurursan seni serbest bırakırım. Denizde kimsenin haberi olmaz." dedi.

İçimde korku duygusu yoktu çünkü beni vurmazdı. Bunun ardından Goebbels "Bunun dolu olup olmadığını nerden bilebilirim?" deyince biraz şaşırdım.

Scarses denen eleman "Şarjörüne bakabilirsin istersen" dedi. Ardından alay eder gibi güldü. Goebbels silahı bana doğrulttu. Ciddileşmiş bir yüz ifadesi takınmıştı.

Scarses "İşte senin de sonun böyle olacakmış saygıdeğer Venk kardeşim. Eğer seni vuramazsa ikinizi de ortalıktan kaldırmak zorunda kalacağız." dedi.

Goebbels "Üzgünüm..." dedi ve iki elini de silah ile birleştirmişti. Silah bana bakıyordu ve... galiba sonum gelmişti.

İnan... Kafamda yine değişik sesler vardı. Şimdi bunun sırası değil. Birkaç saniyeye can vereceğim.

Kod Adı - 53Where stories live. Discover now