[11]

32 5 50
                                    

"KAÇ YIL SONRA YİNE Mİ SEN? LANET GİBİSİN BIRAKMADIN PEŞİMİZİ!"

Jennie üstüme doğru gelmeye başladığında arkasında beliren Minho'yu da farkettim. Ben ayağa kalkarken Jennie gelmişti. Minho, Jennie'yi kolundan tutup yere fırlatmıştı. Ama Jennie yapacağını yapmıştı.

Elindeki bıçak derimi kesmişti bile.

Boğazıma hedef aldığı çok belliydi. Minho onu tuttuğu için şah damarıma gelmemişti bıçak. Yine de kanamaya başlamıştı boynum.

"SAKIN BİR DAHA BÖYLE BİR ŞEY DENEMEYE KALKMA! YUNA'YI DA AL SİKTİR GİT!"

Minho'nun duyduğum en yüksek ve korkutucu sesiydi bu sanırım. Jennie neye uğradığını şaşırmıştı. Benim bir elim boğazımdayken diğer elimi tutup çıkardı Minho.

"Jisung! Sakın uyuma tamam mı? Hastane bulacağım."

Durmasını sağladım.

"Minho damarıma gelmedi."

"Bu bir şeyi değiştirmez, yaralısın."

"Tedavi etmesini biliyorsan sargı bezi ve tendürdiyot yeterli olur. Ayrıca hastane falan bulamazsın."

Dönüp bana şüpheli gözlerle baktı.

"Merak etme Minho. İlk defa yaşamıyorum, ne yapılması gerektiğini biliyorum."

Bir şey demediğinde köşedeki nöbetçi eczaneyi gösterdim. İçeriden gerekenleri aldığında geri yanıma geldi.

"Gel hemen otur şuraya. Çok kan kaybediyorsun."

Dediğiyle beraber parkın yanındaki banka oturdum. Üstümde gömlek olduğundan hemen çıkardı. Elimi çektiğimde ilk başta bez ile etrafa dağılan kanı temizledi. Tendürdiyotu dökecekken baktı gözlerime sorar gibi.

Çok acımasından korkuyordu.

Başımla onay verdiğimde tenime değen tendürdiyot hiç olmadığı kadar yaktı canımı. Dayanmak için dişlerimi sıktım. Minho el çabukluğuyla haraket ediyordu. Küçük beyaz parçayı yaranın üstüne koyduktan sonra sargı beziyle sarmaya başladı. Bitirdiğinde konuştu.

"Oldu sanırım."

"Olmuş."

Gömleğimi giyerken yardım etti. Giydikten sonra yarama değmeyecek şekilde ellerini belimden geçirip, kafasını diğer omzuma koyup sarıldı. Şaşırmıştım. Olabildiğince karşılık verdim.

"Bir şey olacak diye çok korktum."

"Böyle geçecek hep Minho. Alışmalısın."

Tekrar karşıma geçip baktı.

"O zaman söyle bana. Ne gerekiyorsa ben yapayım."

"Asla böyle bir şey olmayacak."

Net bir şekilde söylediğimde durdu. Gözleri dolmuştu. Tepeki ayın ışığı sayesinde belli oluyordu. Arada esen rüzgarda yaramın acısını geçiriyor gibiydi.

Hayır Jisung, acının geçmesinin sebebi Minho.

Minho'nun varlığı tüm kötü şeylerin ilacıydı. Ne zaman böyle hissetmeye başladım bilmiyorum. Belki birbirimize zarar veriyorduk, belki de birbirimizi üzecektik.

Ama beni Minho'ya bağımlı kılan bir şey vardı.

Aşk. Bu belirtiler aşık olduğumu gösterirdi. Tabii, kime sorsanız hastalıklı bir ilişki diyebilirdi. Ama bazen yapamazsınız, ayrılamazsınız o kişiden. Minho kendi ağzıyla söylemişti zaten beni sevdiğini. O da sevmese ne öperdi ne de benim öpmeme karşılık verirdi. Karanlığın ortasında bozdu sessizliği.

Hurricane | MinsungWhere stories live. Discover now