[16]Final

41 5 56
                                    

!tw!:cinayet,intihar

(1 ay sonra)

"Beomgyu ben çıkıyorum."

Derken sarılmak geldi içimden. Sarılmama şaşırsa da o da karşılık verdi.

"Kaçta dönersin?"

"Bilmem."

Dışarı çıktım. 1 ay geçmişti o gün üstünden. Günlerim sadece uyumak ve ağlamak ile geçmişti. Beomgyu ve Yeonjun'un yardımıyla dönmüştüm o gece eve. Uyanık olduğum her dakikayı Taehyun'un izini bulmak için kullanmıştım. Bu sebepten dolayı gözlerimin altı fazlasıyla mordu. Yemek yiyemiyordum. Beomgyu yaklaşık 10 kilo vermişim gibi durduğumu söylüyor. Ölümden beterdi böyle yaşamayı denemek. Bu kadar araştırmanın sonucunda bulabildiğim tek şey numarasıydı.

"Hyung?"

Düşüncelerimle beraber uzun zamandan sonra ofise gelmiştim. Cevap vermedim. Minho'nun yazdığı mektubu almaya gelmiştim.

"Hyung neyin var? İyi misin?"

Sunoo tekrar yanıma geldiğinde durdum.

"Önceden nasılsam, hâlâ öyleyim."

O sırada Soyeon da geldi. O da çok kötü durumdaydı Ryujin'in ölümünden beri. Çoğu zaman diğerlerinden ayrı olarak, tek başına ziyarete gelmişti. Bazen teselli, bazen acılarımızı paylaşmak için.

"Onlar da bizim düzelmemizi isterdi."

Dedi elini omzuma koyarak. Zar zor gülümsemeye çalıştım. Yanlarından ayrılıp Minho'nun odasına doğru ilerledim. Muhtemelen 1 aydır açılmıyordu. Anahtar bendeydi. Yavaş adımlarla kapının önüne ilerledim. Kiliti açtığımda ittirdim kapıyı. Direkt olarak dediği alt çekmeceye yöneldim. Açtığımda içindeki kırmızı zarfı gördüm. Alıp arkasına baktım ve köşede yazanı okudum.

'Biricik aşkım Han Jisung'a.'

Yine düğümlendi boğazım. Sesimi çıkaramadım. Nereye baksam, neyi duysam o vardı.

Kalbimdeki yeri dolmaz iken aklımdan nasıl silebilirdim ki?

Zarfı alıp ceketimin cebine koydum. Kapıyı kitleme gereği duymadan çıktım.

"Nereye hyung?"

"Minho'nun yanına."

Dedim önlerinden geçerken. Ama ondan önce bir işim vardı. Sokağa çıktığımda telefonu açtım ve Taehyun'un numarasını tuşladım. Bir kaç çalmadan sonra açıldı.

"Alo?"

"Benim, Jisung. 10 dakika içinde depoya gel."

Dedikten sonra yüzüne kapattım. Ondan önce depoya gittiğimde içeri girdim.

O geceki anılar vurdu başıma.

Ayakta durmaya çalışarak ilerledim. Kimsenin bilmediği bir kutu vardı köşede. Örtüyle kaplı olan tabancayı aldım elime. Koruma amaçlı belki de. Belime yerleştirdiğimde Taehyun geldi.

"Ne istiyorsun bu kadar zamandan sonra?"

"Gel."

Sandalyeye oturdum. O da karşımda ayaktaydı.

"Ben kazanmışım gibi duruyor. Şu haline bak, o zamanki gibi zavallı bir durumdasın."

Dedi kibirli bir şekilde. Güldüm haline.

"Senelerce kendini gizledin. Olaylar gün yüzüne çıkmaya başladığında ilk başta izlemeyi tercih ettin. Herşeyi bilip, en zayıf noktamı bulup ordan vurmak istedin beni. 1 ayımı seni bulmak için harcadım. Lisede de böyleydin. Kıskanç ve hırslıydın. Senden daha iyi notlarım olduğunda bana zarar vermekten çekinmiyordun. Sırtımda senin de izlerin var Kang..."

Hurricane | MinsungWhere stories live. Discover now