yedi - bipolar misin amk

484 70 133
                                    

Bölüm adıyla ilgili düşüncelerinizi buraya yazabilirsiniz

Bu bölümede sınır getiriyorum 35 oyda yeni bölüm

İyi okumalar!

**

Mutfaktan enfes kokular gelmeye başladığında dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Sadece alt dudağımın acıdığını hissediyorum. Elimi acıyla dudağıma götürdüm ve o sırada içeriye Jisung girdi. Islak saçları az önce banyo yaptığını ele veriyordu. Bana mutlu gözlerle baktığında hala yatakta yatıyor bir şekilde ona doğru konuştum.

"Jisung, dün noldu? Yani öpüştüğümüzü hatırlıyorum fakat daha sonrasında bir şey mi yaptık? Çünkü dudağım acıyor."

Jisung sanki kendini ele vermek istemezmiş gibi ellerini sağa sola salladı ve soruma hayır der gibi kafasını salladı.

"Ne olacak canım? Sadece biliyorsun işte."

Öpüştüğümüzü dile getirmeye utanıyordu. Utanınca yanaklarının kızarması onun tatlılığına tatlılık katarken bir andan arkadan odayı saran patates kızartması kokusunu içime çektim.

"Kahvaltı mı hazırlıyordun?"

Yavaş yavaş üstüme yürürken cevap vermişti soruma.

"Evet, aslında seni çağırmaya gelmiştim. Ama uyuyan güzelim yorgunsa kahvaltıyı ayağına kadar getirebilirim."
"Jisung buna gercekten gerek yok."
"Sen uykunu bölme bal, birazdan kahvaltın geliyor."

Jisung hızlıca mutfağa doğru koşmaya başlamıştı. Bana karşı bu kadar ilgili olması beni ne kadar istediğini gösteriyordu. Ayrıca ben ona adıyla hitap ederken onun bana sevgi sözcükleri kullanması da içimi bir hoş yapmıyor değil.

1 dakika boyunca gözlerimi kapattım ve tüm düşüncelerden soyutladım kendimi. Daha sonra ise "Kahvaltın geldi." diye bağıran Jisung'la beraber gözlerimi yenide araladım.

"Ellerine sağlık çok güzel gözüküyor."
"Sadece ellerime mi?"

Yaptığı piç gülüşünden sonra ona "ne diyorsun be?" bakışı atmıştım ve yemeği yemek için çatala uzanırken bir anda Jisung'un çatalı tutup bana peynir yedirmeye çalışmasıyla duraksadım.

"Jisung, sevgili değiliz ve 23 yaşındayım kendim yemek yiyebiliyorum."
"Ama ellerime sağlık olması için ellerimden yemek yemen gerekiyor."
"Sadece ellerine sağlık olması için mi?"

Az önce yaptığı espriye gönderme yaparak söylediğim bu söz onu memnun etmiş olacak ki çatalı bıraktı ve kendi yemeğimi kendim yememe izin verdi.

O sırada aklıma gelen düşünceyle öksürdüm ve bağırmaya başladım.

"JİSUNG! BENİM OKULUM VARDI! SAAT KAÇ?"
"Merak etme erken uyudun ve erken uyandın. Saat daha 06:00."
"Tanrım çok şükür..."

Yemeğimi yavaşça yerken Jisung yine beni izliyordu. Anlamıyordum, birkaç gün önce küfür eden adam bu adamla aynı kişi miydi?

Jisung'un aniden kalkıp tuvalete gitmesiyle neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonuçta bir yere gitmeden önce meraklandırmamak için bana söylemesi gerekirdi değil mi? Ne olduğunu anlamak için kahvaltı tabağını yatağa bırakarak Jisung'un kilitlemediği kapıya doğru ilerledim. Ellerime yumruk şekli vererek yavaşça kapıyı tıklattığımda içeriden gelen cevap beklemediğiim nitelikteydi

"Bana su getir Minho."
"Ne diyorsun Jisungie?"
"Minho acilen su getir dedim."
"Pekala..."

Bu atarlı tavır ne alakaydı şimdi? Kahvaltıyı hazırlayıp önüme getiren de babaannemdi sanki. Yine de dediğini yapıp mutfaktan ona bir bardak suyla geri döndüm.

'rockstar' | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin