on - viski

340 39 75
                                    

"ne dememi bekliyorsun jisung! onunla eski sevgilim oldugunu bile bile görüştün!"

"minho bi dur."

"durmuyorum jisung, senin olduğun hiçbir yerde durmuyorum."

"daha yeni barışmışken böyle gitme, herkes ikinci şansı hakeder."

"ikinci şansını çoktan kullandın."

arkamı döndüm ve bir kere bile bakmadan yanımda hyunjin'le beraber kafeden çıktım. kırgındım ona çünkü konuşulanları duymuştum. her şeyi geçtim, o kızla eski sevgilim olduğunu bile bile görüşmüştü.

hyunjin sırtındaki ceketi benim üstüme attı ve konuşmak için ağzını araladı.

"ben anlamadım şimdi amk, bu çocuk senin exle niye görüşmüş?"

sustum.
konuşmak istemiyordum şu an. sadece kaşlarım çatılı bir şekilde yolların kenarındaki siyah kedilere bakarak yürüyordum.

hyunjin'in biraz önüne geçtim, beni arkadan takip etmesini ve yaşlanan gözümü görmesini istemiyordum. önüm dışında etrafımdaki her yere bakarken hızlıca geçen arabayı fark etmedim.

yaklaşık 150km ile gelen arabanın tam önüne anlatayacakken hyunjin geldi ve elimden tutup beni çekti ve ani hareketle sarıldı.

"LAN AMINA KOYAYIM İYİ MİSİN?"

benim için fazla endişeleniyordu.
kafamı yukarı aşağı sallarken aynı zamanda onun göğsüne yaslamıştım. o da benim başımı okşuyordu.

"kanka çok dalgınsın, bence okula geri gelme. ben sana atarım ödev falan olursa."

biraz düşündüm bu fikri. nasılsa okula gitsem de uyuyacaktım bu yüzden mantıklı bir fikir olduğunu düşündüm.

"peki."

sırtımdaki ceketi yeniden onun eline tutuşturdum.

"eve gidince haber ver diyeceğim de kıçında dinamit patlattığımın sunoo'su yüzünden telefonları kaptırdık."

normalde küfüre gülerdim fakat şu anda öyle bi durumdayım ki yüzüme tebessüm ekleyecek gücüm yok. ellerimi dahi sallamadan arkamı döndüm ve kulağıma kulaklığımı geçirerek yürümeye başladım.

açıkçası direk eve gitmek istemiyordum. çünkü evde annem ve babam vardı ve ikisi de benden pek haz etmiyorlardı, okuldan erken çıktığımı görürlerse beni sikerlerdi.

yaklaşık 2-3 hafta önce 18 yaşına girmiştim. bu da demek oluyordu ki istediğim kadar içebilirim.
gideceğim tek bir istikamet var.
bar.

**

"müteşekkür jin bey! bir şişe daha soju ver!"

anladığım üzere herkes sarhoştu. okul formalarımla en arkalarda bomboş bir masaya oturdum ve biraz soluklandıktan sonra yanıma gelen garsonla beraber siparişimi söylemeye başladım.

"buyrun efendim, ne alırsınız?"

"açıkçası ilk defa içeceğim. bana bir öneriniz var mı?"

garson dilini dudaklarında gezdirerek cevap verdi bana.

"ilk defa içecekseniz pek kafa yapmasın, viski getiriyorum."

'rockstar' | minsungWhere stories live. Discover now