on iki - konser gecesi

203 27 39
                                    

oy siniri koyuyorum okuma dustu cunku
oy siniri: 30 / yorum siniri: 60

**

duymaktan bıktığım o ses: alarm sesiyle yine uyanmak zorunda kaldım maalesef. bazen düşünüyorum bir gün uyusam ve bir daha uyanmasam nasıl olurdu? uyandırmaya gelen olmazdı herhalde. dün hyunjin'de kaldığım için uyuduğum koltukta oturur pozisyona geldim ve ellerimle gözlerimi ovuşturdum. ayaklarımı terliklerimin içerisine geçirdikten sonra ayağa kalkıp yavaş adımlarla banyoya gittim. bugün nedensizce kendimi keyifsiz ve mutsuz hissediyordum.

aynada oluşan yansımamla beraber tipime okkalı bir küfür savurarak yüzümü yıkadım. soruyorum sana lee minho, bu kadar çirkin olmak zorunda mısın?

kardeşim genellikle hyunjin'de kalırdı, bu yüzden burada onun için bir diş fırçası daha vardı. bu sebepsiz şekilde o ikisini sevgili gibi düşünmeme neden oluyordu. elime aldığım ve genellikle çantamda gezdirdiğim diş fırçam ve diş macunum ile uyuşmuş ellerime rağmen dişlerimi fırçaladım. diş macunun mentollü tadı beni biraz da olsa kendime getirirken bugünün o büyük gün olduğunu hatırladım. konser günüydü bugün. bir üyesi olmak için 4 yılımı verdiğim 3racha grubunun konserine, seyirci olarak gidiyordum. bu her ne kadar içeriden beni yaralasa da artık bir şeylerin farkında olmalıydım: yetersiz görülmüştüm.

"minho! kahvaltı hazır, azıcık hızlı olmayı beceremez misin sen?"

kapının ardından gelen tanıdık sesle kafamdaki düşünceleri dağıttım ve az önce kilitlediğim tuvalet kapısının kilidini açarak mutfağa doğru adımladım

"uyuyan güzelimiz de uyanmış."

şakayla karışık konuşan ve genelde beni insan içinde rezil etmeyi seven kardeşime 'boş konuşma' der gibi bir bakış attım ve susmasını bekledim. artık neredeyse birbirimizin herşeyini bildiğimiz arkadaş grubunun olduğu masaya çekinmeden oturdum ve yemeğe başlamadan önce arkadaşlarımın yüzlerini incelemeye başladım.

yongbok; kardeşim, genelde uyuz olduğum kişi fakat beni nelerin iyileştireceğini de en iyi o bilir. uzun bi süredir hyunjin'den hoşlanıyor fakat hayatında ilk defa bir erkekten hoşlandığı için duygularını nasıl ifade etmesi gerektiğini bilmiyor. bu konuda ona defalarca tavsiye vermeme rağmen hala beni dinlemedi. kendisi üniversite 2. sınıfa gidiyor ve kolu ortaokuldan beri kırık, açıkçası kendisi buna alışmış gibi gözüküyor.

seungmin; grubun beyini, en çok okuyanı ve 'tamam kanka en bilgisayar sensin.' diyebileciğiniz yapıya sahip ağır lolcüsü. bir kaç senedir aile sorunları çektiğini biliyorum ama bizi hiç evine davet etmiyor veya bu konudan söz etmiyor. üniversiteyi bitireli 1 sene oldu. aslında internetten hesap alıp satıyor, bunun dışında başka bir iş yaptığı yok. açıkçası seungmin'in cebine fazla para girmesine de gerek yok. doğru düzgün bir evi de yok ve bu nedenle parayı harcayabileceği de bir yer yok. yalnızca arada sırada içki alıyor.

hyunjin; aynı yaşta olmamızdan kaynaklı mı bilmem ama bana üniversite yıllarında en çok yardım eden, şizofren olduğunu varsaydığım kişi. hyunjin'le çok küçüklükten beri arkadaşız, onun ailesi benim ailem, benim ailem onun ailesi gibi. çocukluğumuz hep birbirimizin yanında geçti. bu süreçteki tecrübelerime dayanarak hyunjin'in bir yerli malı olduğuna kanaat getirdim. aslında bazı şeyleri anlamıyor gibi davranıyor ama çok derinden anladığına yemin edebilirim. kısacası hyunjin, çok iyi bir dert ortağıdır.

şöyle bi bakıyorum da bu tabloya, hiç birimiz o kadar uyumlu değiliz ama bir araya geldiğimizde sebepsiz bir güzelliğimiz var.

"abi yesene yemeğini."

'rockstar' | minsungWhere stories live. Discover now