1.0

3K 404 464
                                    

Asansörde ikinci katın düğmesine bastığımda bu, yorgunluktan iki kat bile merdiven çıkamayacak olmamdan kaynaklıydı.

Bir iş yeri bu kadar mı iş yapmazdı? Tüm gün boş boş ayakta dikiliyordum. Bu da yetmezmiş gibi Minho benden hiç haz etmiyordu Jisung'un sayesinde ve bugün markete geldiğinde tıpkı bir çocuk gibi davranmıştı.

Abur cubur reyonundan aldığını temizlik reyonuna, kozmetikten aldığını dolabın oraya, kısacası alakasız ürünleri alakasız reyonlara bırakmıştı. Bunu yapanın o olduğunu hatırladıkça gülmemi durduramıyordum.

Aslında markete son üç saatte ondan başka herhangi biri gelse başkasının yaptığını düşünebilirdim ama iş yapmıyorduk işte. Her şeyi geri yerine yerleştirmekle uğraşmıştım, sonra Jisung da gelmiş ve bana akşam yazacağını şimdi acelesi olduğunu söyleyip çıkmıştı. Ailesi biliyor muydu bilmiyordum ancak markette kesinlikle çalışmıyordu. Haftada bir iki kez bir saatliğine uğrayıp çıkıyordu.

Derin bir nefes alarak asansörden çıktığım saniye dairemin kapısında gördüğüm şeyle duraksadım. Kalbim göğüs kafesimden çıkmak istercesine hızlanırken çoktan kapıları kapanmış asansör geri gelsin diye düğmeye parmağımla arka arkaya bastım.

Evimin kapısı aralıktı ve ben aralık bırakmanın ötesinde, asla iki kez kilitlemeden bile çıkmazdım.

İçeriden sesler duymamla yutkunarak bakışlarımı merdivene çevirdim, merdivenden aşağı inersem kapının yanından geçmem gerekiyordu ve ses çıkacaktı. Delirecek gibi atan kalbim bana birazdan panik atak geçireceğimi düşündürtmüştü.

O an, açılan karşı dairenin kapısıyla gözlerim kocaman oldu. Hyunjin elinde büyük olasılıkla çöp poşeti olduğunu tahmin ettiğim bir poşetle dışarı adımlamıştı. Korkarak parmak uçlarımda ama adeta koşar adımlarla yanına gittim.

Gözleri bana dönerken hiçbir şey demesine fırsat vermeden üzerindeki siyah kapüşonludan tutarak onu evinin içine çektim. Anın şaşkınlığından olsa gerek bana uymuştu ama elindeki poşeti kapının önüne düşürmüştü.

İkimiz de girdiğimiz gibi kapıyı arkamızdan kapatırken nefes nefeseydim sanki koşmuş gibi.

"Napıyorsun Felix?"

Kapıya yasladığımı fark etmediğim Hyunjin' in şaşkın bakışları yüzüme kaydığı saniye yumuşadı. Büyük olasılıkla ne kadar endişeli olduğumu dışarı yansıtmamakta çok kötüydüm. Kriz geçirecek gibi hissediyordum ve nefes alamıyordum. Evimi bulduysa her şey bitmişti. Gidecek yerim yoktu, param yoktu, eşyam yoktu.

Korkudan yere dizlerimin üzerine çöktüğümde karşımdaki adamın şaşkın bakışlarını hâlâ üzerimde hissedebiliyordum.

Derin bir nefes alarak karşıma dikkatle çökerken hafifçe omzuma eliyle baskı yaparak ona bakmamı sağladı. "İyi misin sen?"

Kollarımı bacaklarımın etrafına sararken güçlükle mırıldandım. "Hayır, bitti her şey."

"Ne bitti Felix?"

Gecenin bu saati evime girebilecek kimse gelmiyordu aklıma, ilk kaçtığımda da bu şekilde olmuştu. Kaldığım evin kapısını açık yakalamış ve ardıma bakmadan arabamla oradan uzaklaşmıştım. Bir ay kadar sonra o eve gidip kalan eşyalarımı aldığımda bana bıraktığı 'Sıra sende.' notunu görmemleyse yanılmadığımı anlamıştım. Şimdi yine aynısı oluyordu, yine bulmuştu beni ve bu sefer kaçabileceğim hiçbir yol yoktu. Daha uzağa gidemezdim, ülkenin sınırındaydım neredeyse ve yurt dışına da çıkamazdım çünkü param yoktu. Ölecektim hem de belki de yanımdaki adamı da buna sürükleyecektim.

run away | hyunlix ✓Where stories live. Discover now