3.0

2.2K 385 345
                                    

Genç adam kapıyı arkasından çekerken derin bir nefesi de ciğerlerine doldurdu aynı zamanda. Felix'i yalnız bırakması doğru değildi, bunu biliyordu ancak karakola gitmesi ve çocuğa söylemese de çoktan döndüğü komiserlik görevine devam etmesi gerekiyordu. Dönme sebebi de Felix'ten başka bir şey değildi zaten, önceki yıl geçirdiği bir öfke atağı sonucu kısa süreli bir uzaklaştırma almıştı. Uzaklaştırmanın haricindeyse öfke problemini yendiğine dair bir psikiyatr tarafından onaylı belge gerekiyordu, geçtiğimiz ay bu belgeyi almıştı da.

Felix buraya taşındığında hâlâ öfke problemi için seanslara gidiyordu ama saçma bir şekilde çocuğun varlığı, konuştuğu psikiyatrdan çok daha fazla etki etmişti sakinleşmesinde. Sonuç olarak şu an devam eden bir öfke sorunu yoktu, en azından olmamalıydı ama sevdiği çocuğun peşindeki kişiyi anlatırken o korku dolu bakışları içinde korkunç bir öfke uyandırıyordu.

Üstelik az önce Felix'in adamı tarif ediş şekli... Sarışın çocuk anlattığı anda kafasında şimşekler çakmıştı. Çok değil bundan birkaç gün önce bu tanıma uyan birini gördüğüne emindi, Felix'i restorantta arkadaşı olan çocukla yemek yerken gördüğü gündü. Yolda sinirli bir şekilde yürüdüğü sırada ona çarpan adam, tam olarak uyuyordu tanıma.

Kendisi için bile işe başladığından beri hiç endişelenmemişti ama şimdi, Felix'in o adamla bir daha karşılaştığını hayal bile etmek onu rahatsız ediyordu.

Asansörü kullanmak yerine merdivenlerden indiği sırada aklına gelenle hızla bir kat aşağıda duraksadı adımları, Jisung'un dairesinin kapısını aceleci bir şekilde çalarkense yapabilecek başka pek bir şey yoktu. Gidip binaya ve çevre dükkanlara ait güvenlik kayıtlarını izlemeyi planlıyordu ama bu işi daha hızlı hâle getirmek için karakoldan emrinde çalışan kişileri kullanacaktı. Tüm bunların haricinde o kişinin yüzünü robot resim çizebilecek kadar gördüğüne emindi.

"Ne oluyor gece gece?"

Jisung yerine açılan kapıdan görünen Minho'yu sorgulamadı bile Hyunjin. Hatta aksine Minho'yu daha güvenilir bulduğu için içten içe sevinmişti. Genç adamınsa Hyunjin'i görmesiyle hafiften bastıran uykusu kaçmış, merakla gözleri açılmıştı.

"Hyunjin? Bir şey mi oldu?"

"Sana işim düştü."

Tek cümlelik cevabıyla arkadaşının kaşları hafifçe çatılsa da hızla başını olumlu anlamda salladı söylemesini istercesine.

"Karakola gitmem gerek ama ben buradayken binaya, özellikle benim daireme kimsenin yaklaşmadığına emin olmam gerek."

Hyunjin'in cümleleriyle kaşları çatıldı Minho'nun. Ardından şaşkınlıkla sordu. "Bir sıkıntı mı var?"

Hyunjin sabır dilenir gibi bir nefes alırken hızla başını olumlu anlamda salladı. "Var, dikkat edecek misin?"

"Ederim, dış kapının şifresini değiştireyim. Gruba yazarım yeni şifreyi."

Arkadaşının cevabı onu tatmin edemediğinde ekledi Hyunjin. "Bu saatte apartmandaki herkes evdedir, dış kapının sesini duyarsan kontrol etmek için çık muhakkak ve tanımadığın birini görürsen anında haber ver bana."

Minho bu kadar endişelenilmesi gereken konunun ne olduğunu bilmese de arkadaşının peşinde birileri olduğunu ya da evinde önemli bir şeyi sakladığını düşünmüş, hızla başını olumlu anlamda sallamıştı. Karina ve Soyeon'un şehir dışında olduğundan bahsetmeyeyse gerek duymadı o an. Hyunjin'in omzunu hafifçe patpatlarken cevapladı bu yüzden.

"Tamam merak etme sen. Dikkat edeceğim."

Hyunjin içi biraz daha rahatlamış hissederken gözlerini kapatıp açarak teşekkür etti onların dilinde, ardından o da arkadaşının omzuna hafifçe vurarak merdivenlere adımladı. Felix'in yanında olmadığı her saniye bir şey olacak endişesiyle yaşıyordu. Sanki o merdivenden inerken bile birisi asansörle yukarı çıkacakmış gibi bir his sarıyordu bedenini.

run away | hyunlix ✓Where stories live. Discover now