1.9

2.7K 381 353
                                    

Elimde duran telefondaki bakışlarım Hyunjin'in görüldü atmasıyla tekrar parkın bana oldukça yakın olan girişine döndü.

Üç kişi, doğru saydıysam üç kişilerdi ve bana doğru ilerliyorlardı. Tamam, bu korkulacak bir şey olmamalıydı ancak görünüşleri ve adımları bir şey kullandıklarını gösterircesine sarsak, sıkıntılıydı. Onlar yaklaştıkça sokak lambasının ışığının da etkisiyle bu fikrimin yanlış olmadığını anlamıştım, göz altları mosmordu ve göz bebekleri yerlerinden fırlayacakmış gibi devamlı dönüyordu.

"Güzellik, ne uzun baktın öyle?"

İçlerinden biri bana yönelik, kelimeleri birbirine karışarak seslendiğinde olduğum yerde onlara kilitlendiğimi fark etmeden korkuyla sıçradım.

"Ben, ben size bakmıyordum."

Cevap verirken bir yandan geri geri adımlamaya başlamıştım, Hyunjin koşmada iyi olduğumu söylemişti ama üç kişilerdi. Bu gözümü korkutarak hareketlerimi sınırlandıran şeydi.

Üç kişiden az önce bana seslenen en uzunlarıydı, Hyunjin'den birkaç santim kısa olsa da benden oldukça uzun olduğunu tahmin ediyordum. Diğer ikisi ona göre kısaydı, birinin kaşının üzerinde oldukça belirgin bir yara vardı. Kaşında yara olan adam bana baktıktan sonra sırıtarak uzun olana döndü.

"Bizden başka biri mi var hyung burada? Bize bakmıyormuş, duydun mu?"

İkisi bir anda komik bir şey demiş gibi gülmeye başladığında korkudan omuzlarım sarsıldı, çünkü üçünden hiç konuşmayanın elinde gördüğüm parlayan şey kanımı dondurmuştu.

Elinde çakı olduğunu düşündüğüm bir şeyle kilitlenmiş bana daha doğrusu bedenime bakıyordu, hızlı bir şekilde kaçarsam olabileceklerden korkuyordum. Bana takıp peşimden koşarlar mıydı? Yoksa ayakta bile duramazlar mıydı? Hiçbir fikrim yoktu, madde kullandıkları ortadaydı ve kullanılan maddenin onlara kendi bedenlerinin sınırlarını zorlayacak güç verdiğini biliyordum. Nefessizlikten ölene kadar bile koşabilirlerdi.

"Çok güzel değil mi hyung? Hadi bizi eğlendirsin!"

Kaşında yara olan adam uzun olana yönelik tekrar konuştuğunda dikkatli ama onlara belli etmemeye özen göstererek geri adımlamaya devam ettim, yine de pek bir şey değiştirmiyordu bu çünkü oldukça yakınımdalardı.

Uzun olan adamın az önce söylenenlerle sırıtışı genişledi. "Güzel sahiden, adın ne kız senin?"

Kız olduğumu mu düşünüyorlardı? Bu çok daha korkunçtu çünkü bir kadın olsaydım ve bunu yaşasaydım nasıl bir korku hissederdim bilemiyordum, şu an da fazlasıyla korkuyordum orası ayrıydı.

Yutkunurken onları cevaplamak yerine elimdeki telefonu hafifçe kendime doğru eğdim, olası bir durumda polisi aramak için. Hyunjin'in artık burada olması gerekiyordu.

"Cevap versene!"

Uzun olan adam az önceki keyifli sesinin aksine parkı inletircesine bağırdığında gözlerim korkuyla kocaman olurken ben ne olduğunu anlayamadan yaşlar önüme doldu ve görüşümü bulanıklaştırdı, ağlamıyordum çünkü korkum buna izin vermiyordu ama yaşların gözlerime dolmasını engelleyememiştim.

"B- ben..." diye kekelediğim sırada geriye gizlice adım atmak benim için artık fazlasıyla zordu çünkü en sessizleri odaklanmış bir şekilde adım attığım yere bakıyordu.

"Nereye gidiyorsun sen gizli gizli?"

Elinde çakı olan çakıyı sallayarak ayaklarımı işaret ettiğinde, bu son damlaydı. Korkudan ne yapacağımı bilemezken onlara bir kez bile bakmadan hızla arkama dönüp koşmak için harekete geçtim.

run away | hyunlix ✓Where stories live. Discover now