Bölüm6/Kafamdaki Voleybol Topu

4 3 0
                                    

Günlerden çarşamba ve bugün ilk iki ders de beden...

"Maç yapacağız karşı sınıfla Eliz..."

"Geliyorsun değil mi?"

Elimdeki telefonu çantamın ön bölmesine koyduğumda bana bakan Kaan'a yavaşça gülümsedim.

"Yalvar, öyle geleceğim, ağlak çocuğum..."

Bu okulun en masum, en içten ve en ağlak çocuğu buydu...

"Geleceksin değil mi Eliz Hanımım."

"Biraz daha yalvar, keyfim ve kâhyam isterse öyle gelirim." diye ağız ucundan mırıldandım.

Ayağa kalktığımda, kolum, yavaş yavaş Kaan'ın koluna doğru gitti.

"Eşek kadar çocuk olduk hayla gargara yapıyoruz..."

"Haklısın vallahi, Eliz..."

"Haklıyım tabi, sus!"

*

Ter kan içinde kalmıştık, hepimiz...

Fakat maalesef ki son sayıydı.

Kazanan maçın galibi olacaktı...

"Hayda bire gençler..." diye haykırdığımda, pasör arkasına doğru ilerledim.

"Dönme dolap gibi dönüyoruz anasını satayım."

"Valla sen de haklısın Cafer be..."

Top havalandığında karşı tarafa doğru ışınlandı. Arından bize, ardından öbür tarafa geçtiğinde o kadar yüksekten geliyordu ki ağzım açık ona bakıyordum.

"Eliz sende..."

Ece, sus Allah aşkına...

Top bana doğru gelirken vurmak için elimi hazırladım.

Bu maçı biz kazanacaktık.

Yani, herhalde...

"Eliz dikkat et."

Neye dikkat edeceğimi bilmiyorum...

Tövbe estağfurullah, yüzüm...

Top yukardan gelmemişti fakat sağ yanağıma sert bir top çarpmıştı.

"Yukarıdan gelecek diye önlem alıyoruz, sağdan vuruyor..."

Yere düşerken tam da bunları söylemiştim.

Kolumun üzerine düştüğümde burnumda hafif bir ıslaklık hissettim.

Evet, kanıyor.

"Ne vurdun ulan sen?"

Gözüm bulanıklaşmaya başlamıştı.

"Eliz..."

"Kıza bir şey oluyor lan..."

Bu sesi tanıyordum.

Ve son gördüğüm şey gamzeli adamın bana olan endişeli bakışları olmuştu...


Bir Gezer Meselesi/Yarı TextingWhere stories live. Discover now