Bölüm12/Okul Gezisi

3 3 0
                                    

"İdil, geldiler yavrum hadi..."

İdil'e bütün gücümle bağırdığımda bakır saçlarını arkaya doğru fırlatarak içeriden çıkmıştı.

"Vaayyy vay ve vay."

Elimle alkış tutmaya başlamıştım.

"Bu güzellikte ne?"

"Tamam, abartma..." dediğinde utandığını görebiliyordum.

"Hadi gidelim."

Yurttan dışarıya atıldığımızda okula doğru ilerliyorduk.

Çünkü toplanma yeri okulun tam önündeydi.

"Gelmişler koş..."

Kimin hangi otobüsle geleceğini bilmiyorduk fakat biz ilk otobüsteydik. Sınıf hocamıza yalvar yakar bir şekilde aynı otobüse bindirmiştik, birbirimizi...

Otobüse bindiğimde bütün yerler doluydu fakat sol taraftan ilk iki koltuğun sağ tarafları boş gözüküyordu.

Bir dakika...

Gamzeli burada...

Ve ona kuyruk olan iki arkadaşı daha...

Yok, artık, değil...

Var artık.

Boran'ın yanına doğru ilerleyecektim ki İdil hızla onun yanına atıldı.

Bana da Ezel'in hemen sağ tarafı kalmıştı.

"Ben sağda oturmamam, sola geçsem..." dediğimde ayaklanarak başını sallamıştı.

"Şansa bak..." dedim otururken...

"Değil mi, ne şans ama..."

Benimle dalga mı geçiyordu.

"Dalga mı geçiyorsun sen benle?"

"Öyle bir şey olur mu, ben asla dalga geçmem..."

"Kimseyle..."

Baştan aşağı gözlerimi kısarak yavaşça süzdüm.

"Fotoğraf makinen nerede?"

"Çantamda..."

"Peki."

"Uyuyacağım ben, rahatsız etme beni..."

Gözlerimi kapatmıştım ki tekrardan büyük bir hışımla açtım.

"Bak uyarıyorum, uykumdan uyandırılırsam biraz fevri olurum."

"Sonra neden böyle bin parçaya ayrıldım deme..."

Sırıtarak başını salladı.

Gözlerimi tekrardan kapatmıştım ki telefonuma bir mesaj gelmişti.

Pablopicasso: Günaydın...

Leydimadam: Niye bu kadar erken uyandın?

Çünkü saat sabahın 6'sıydı.

Pablopicasso: Uyku tutmadı.

Leydimadam: Ben biraz kestiriyorum.

Leydimadam: Gittim ben...

*

Uyuyamıyorum.

"Şu kulaklığının sesini biraz kıssana ulan..." diye haykırdığımda kulaklığını çıkartarak üzerine düşmesini sağladım.

"Telefonunu ver o zaman, öyle bakma bana..."

"Nasıl bakıyor muşum?"

"Bakma işte..."

Gülümsedi.

Telefonunu bana doğru uzattığında hızla elime alarak seçtiğim bir şarkıya tıkladım.

Üzerine düşen kulaklığı aldığımda ona doğru göstererek yavaşça fısıldadım.

"Sorun olur mu?"

Başını hayır anlamında sallamıştı.

Hem bende dinlemiş olurdum ve şarkı eşliğinde uyumayı da severdim.

Köprüaltı/Duman.

Ölmeden son bir defa...

Belini kavrasam yeter...

Denizler aştım geliyorum...


Bir Gezer Meselesi/Yarı TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora