Bölüm13/Dinozor

5 3 0
                                    

Yanağımda bir ıslaklık hissettim.

Hayır, bir dakika neden ağlıyordum...

"Eliz..."

Gözlerimi içimde oluşan boşlukla beraber yavaşça araladım.

Ve karşımda endişeli gözlerle bana bakan Ezel ile karşılaştım.

"Efendim."

"Geldik."

"Peki."

Başım dönüyordu fakat gene de yavaşça ayağa kalktım.

"Nereye geldik şimdi?"

"80 Binde Devri Alem."

"Dinozorları mı göreceğiz şimdi?"

Başını evet anlamında yavaşça sallamıştı.

Herkes çoktan inmişti ve en sona da biz kalmıştık.

"Fotoğraf makineni de alsana..."

"Beni çekersin."

"Hiç de istemiyorum biliyor musun?"

"Hı hı, evet..."

Girişi aynı şato gibiydi.

"İdil nerede?"

"Boran ve Meriç'le şuraya gittiler."

Balımı salladığımda çoktan girişten içeriye dalmıştık.

"Nedense çok uykum var?"

"Dönüşte uyursun..."

"Ne teselli ama..."

"Bak bizim dinozor, ağzını oynatıyor."

"Nereden sizin dinozor oluyor ulan?"

Boran, arkamızdan bodoslama olarak lafa dalmıştı.

"Sensin işte..." diye mırıldandığımda kaşlarını çatmıştı.

"Nerem benziyor benim, şu tipe..."

"Ben de tipinden bahsetmiyorum. İşlevinden bahsediyorum."

Ardından yavaşça duraksayıp, tekrar devam ettim.

"Sadece ağzını oynatıp konuşmakla yetindiğinin için zekân geri planda kalıyor."

Duraksadı. Yürüyordu ve şu an bir anlığına da olsa şoke olmuştu.

"Abi, ben size diyorum şu kızla uğraşmayın diye..."

"Aferin Meriç, en akıllısı sensin şunların içinde..."

Elimi kaldırarak bir beşlik çaktım.

Önümde fotoğraf makinesiyle bir şeyler çeken Ezel pür dikkat etrafı inceliyordu.

"Beni de çeksene..."

Dudaklarını büzdüğünde, yapmacık bir şekilde kaşlarını çattı.

"Hiç de istemiyorum biliyor musun?"

"Evet evet öyledir..."

"Boş bakacağım."

Boran' da yanıma geldiğinde Ezel'in üzerine doğru yavaşça itekledim.

"Sen boş yap, Boran."

Bu çocukla uğraşmayı seviyordum.

"Çocuk gibi ağlayacağım ama..."

"Bune ulan..."

"Ayağıma çelme takıyor ardından tekrar kaldırıyor ve tekrar çekme takıp arkamdan gülüyor yahu..."

Büyük bir kahkaha attım.

"İdil'e ne yaptın?"

"Dinozorların önüne yem olarak mı attın?" dediğimde bir elimi kaldırarak Boran'ın omzuna bıraktım.

"Buradayım..."

"Ahanda..."

"Geldi turuncu..."

"Ne turuncusundan bahsediyorsun oğlum?"

"Uğraşma benimle..."

"Civciv olmaktan kıl payı kurtulmuş."

Boran, İdil ile uğraşmaya başladığında adımlarımı yavaşlatarak önde giden Ezel'in omzuna dokundum.

"Hay senin..."

"Yavaş oğlum..."

"Korktun mu?"

"Korkmadım."

"Sen onu külahıma anlat, Gamzeli."

Bizde kendi aramızda çekişmeye başlamıştık...


Bir Gezer Meselesi/Yarı TextingWhere stories live. Discover now