༄ bağlanma başlangıcı

569 95 72
                                    

༄ bağlanma başlangıcı

Harry, Feniks'e gelene kadar hiç kurt görmemişti, yalnızca kurt adam görmüştü. Remus'un gözlerinin önünde dönüşmesini ve onlara saldırmasını unutamıyordu doğrusu, üzerinden ne kadar yıl geçerse geçsin.

Buradaki Gökkurtları uzaktan olması dışında bir tek ilk geldikleri gün görmüştü ve karşılaşmaları pek de iç açıcı olmamıştı doğrusu. Kendilerine saldırmaya hazır bir şekilde hırlayan kurt onu endişelendirmişti.

Tüm bu yaşadığı deneyimlere rağmen o an yanındaki İnci'ye güveniyordu. Kurtları merak ediyordu ve yanındaki kız kurtlarla iyi anlaşıyor gibi gözüküyordu.

Üstelik ters bir durumda yapacağı lanetle kurdu etkisiz hale getirebileceğine de emindi.

"Anne Gökkurtlar biraz daha hassastır." dedi İnci ormana girdiklerinde. "İlk benim yaklaşmamı bekle."

Harry başını salladı ve ormanın serin havasına karşılık ürperdiğini hissetti. "O geyik... Hala burada mıdır sence?" İlk geldikleri gün İnci'nin ona sevdirdiği geyiği hatırlayınca içi ısındı Harry'nin.

İnci "Muhtemelen." dedi. Bakışları Harry'ye döndüğünde onun ellerinin hissini anımsamıştı. "Arasak da bulamayız ama. O bizi bulur."

"İhtiyacınız olduğunda, değil mi?" Harry gülümsedi. "Neydi o, yol gösterici tarzı bir şey demiştin."

İnci onu tek baş sallamasıyla onayladı. "Ruhani rehber, kayıpların yol göstericisi." dedi. "Dokunmasına izin verdiği herkese yol gösterir."

Harry kaşlarını çattı, kendisi de dokunmuştu geyiğe. "Ben de dokundum ona." dedi bu yüzden. "Yol göstermedi ki."

"Belki de daha gösterdiği yolu fark etmedin." dedi İnci onun yeşil gözlerine bakarken.

Birkaç saniye sessizlik oldu, yalnızca bakıştılar. Harry'nin içini garip bir his kapladı. Geyiği severken İnci'ye baktığında yaşadığı his kadar garipti.

Bakışlarını ondan kaçırıp "Belki de." dedi ve sessizliğe gömüldü. O garip histen ve hissin yanında getirdiği kalp sıkışıklığından kurtulmaya çalışarak yola devam etti.

İnci'yle ormanın derinliklerine dalıp biraz yürüdükten sonra kızın tatlı sesiyle ona dikkat kesildi. "Az kaldı." dedi. "Ses çıkarmamaya çalış."

Harry kurdu gördüğü ilk an kahverengi olduğu için ağaçla bütünlük oluşturduğunu fark etti. Diğer gördüğü kurtlar gibi alacalı veya daha açık renkte değildi, parlak bir kahverenginde kürkü vardı.

Gözleri ise bunun aksine masmaviydi. Parlak mavi gözleri İnci ve Harry'yi gördüğü anda ışıldamış, vücudu da yerinde dikleşmişti.

Yarı uzanır bir şekilde yavrularını emziriyordu, Harry'nin görebildiği kadarıyla dört yavru vardı.

"Gürbüz, ben geldim." dedi İnci birkaç adım öne atarak, Harry onun arkasında kalıp kurdun yumuşamasını beklemişti.

Hayvanın her zerresinden alarm halinde olduğu belli oluyordu, Harry ona yaklaşıp saldırıya uğrama havasında değildi doğrusu.

Kurt, İnci'nin attığı her adımı büyük bir dikkatle izledi ancak hiçbir şey yapmadı, sanki İnci'nin dost olduğunu biliyor gibi öylece bekledi.

İnci gülümseyerek yere çöktü ve elini uzattı. Gürbüz hızlıca kokladıktan sonra İnci'nin onu sevmesine izin verdi. İnci onun kalın, kahverengi tüylerinden parmaklarını geçirip başını okşamıştı.

Harry kızın büyük bir şefkatle kurda yaklaşımını izledi. O kadar ürkütücü bir hayvana bile sevgiyle yaklaşıyordu.

Kendi milletini, değerlerini o kadar önemsiyor ve o kadar titizlikle onların üzerine düşüyordu ki Harry buna hayran kalmadan edememişti.

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒: Bergüzide「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now