༄yapraklar

520 87 63
                                    

"Bu bizi hep böyle takip mi edecek?" diye sordu Ron arkalarından gelen yavru Gökkurt'a bakarken.

Ginny "İnci bir süre bunun süreceğini söyledi." dedi. Üç gece önce Harry'yi seçen Gökkurt hakkında konuşmuşlardı. "Korkuyor musun yoksa Ron?"

Ron burun kıvırdı kız kardeşine ve "Tabii ki hayır." dedi. Korkusunu ifade etmekten çekinmişti. "Sadece boşa harcadığı vakte üzülüyorum."

Harry arkalarından gelen kurda baktı, siyah yavru mavi gözlerini beklentiyle Harry'ye dikmiş peşlerinden gelirken ona gülümsemeden edemedi. Çok tatlı bir hayvandı sahiden.

Büyüdüğünde ne kadar korkutucu olacağını düşünmek bile istemiyordu Harry.

"Bizimle geziye de gelmez değil mi?" diye sordu Hermione endişeyle. İstanbul sokaklarında onlarla dolaşacak bir kurdun yaratacağı karmaşayı hayal edememişti.

Arkalarından ağır adımlarla ilerleyen Birkan "Gelmeyecek." dedi konuşmayı duymuş bir şekilde. Bakışlar ona dönmüştü. "Gökkurtlar veya başka hiçbir sihirli yaratık Feniks'in dışına çıkamaz. Tılsım var."

"Ya tılsım kırılırsa?" dedi Hermione. "Bu olabilir sonuçta, hiçbir tılsım kusursuz değildir."

Birkan yüzünde küçük kibirli bir gülümsemeyle Hermione'ye baktı. "Tılsımı Altay Altun yaptıysa kusursuzdur."

Kaşlarını çattı Harry tanıdık soyadı duyunca. "İnci'yle İpek'in babası mı yaptı tılsımı?" diye sordu.

"Hayır, hayır. Altay Altun, ikizlerin büyük büyük babası." dedi Birkan. "Son Bürküt Komitesi'nin İşve temsilcisi."

Harry anladığını belirtircesine başını salladı.

O gün hafta sonuydu ve hafta sonları Feniks'te serbest zaman olduğunu, öğrencilerin İstanbul'da vakit geçirebildiğini öğrenmişti Hogwarts öğrencileri. Bu serbest zaman kendileri için de geçerliydi elbette.

Tek koşul, Hogwarts öğrencilerinin Feniks'ten öğrencilerle birlikte çıkmak zorunda olmalarıydı. Öteki türlü İstanbul'da kaybolabilir ve problem çıkarabilirlerdi.

Harry, Ron, Hermione ve Ginny; İnci, Gökmen ve Gökmen'in arkadaşı Burçak ile vakit geçirecekti. Birkan, Neville ve Luna'yla birlikte olacaktı. Esin'in ise kiminle olacağını kimse bilmiyordu. İpek'i de bilmedikleri gibi.

"İnci'nin bizi davet ettiği iyi oldu." dedi Ginny mutluca. "Etrafı kendimiz gezemezsek gerçekten çok sıkılırdım."

Ron "Bizi davet etmemesine şaşırırdım zaten." dedi imalı imalı Harry'ye bakarak. Harry yalnızca gözlerini devirdi.

Birkan kaşlarını çatmıştı bu imalı ses tonuna, bilmediği bir şeyler vardı. "İnci nazik kızdır, size kanı ısınmış." dedi. "Kızlar daha iyi bilir tabii, sanırım aynı odada kalıyorlardı."

Hermione ve Ginny, Birkan'ı onayladılar. İnci sahiden de nazik ve çok konuşkan bir kızdı. Sohbet etmeyi, arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi sevdiği belli oluyordu. Ginny ve Hermione'nin rahat etmesi, yabancılık çekmemeleri için elinden geleni yapmıştı.

"Gerçekten de öyle." dedi Hermione bu yüzden. "Çok konuşkan ve neşeli biri."

Sanki İnci kendisinden bahsedildiğini anlamış gibi yanında Gökmen ve Burçak ile geldiğinde mavi gözleri ilk olarak Harry'nin üzerinde durdu, ona gülümsedi. Harry de ona gülümserken Ron'un bakışlarını hissetmişti.

"Hadi gidelim!" dedi hevesle İnci. Güzel bir plan yapmıştı, Hogwarts öğrencilerine sokak lezzetlerini tattıracaktı.

Birlikte Feniks'ten çıkıp yürümeye başladıklarında Gökmen "Arkadaşım Burçak." diyerek onu tanıttı. Burçak esmer, kahverengi saçlı ve gözlü tatlı bir yüze sahip bir kızdı. "Bugün Üsküdar çevresinden pek ayrılmayacağız ama sonraki hafta sonu sizi Taksim'e götürmeyi düşünüyoruz."

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒: Bergüzide「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now