-4-

108 13 24
                                    

"Tanışıyor muyuz bayım?"

Gözlerinin yanındaki kırışıklıkları ortaya çıkaracak şekilde gülümseyerek elindeki incecik sigarayı yere bıraktı.

"Ben seni tanıyorum Sakura. Naruto'nun arkadaşı değil miydin? Basketbol takımındaki."

"Ah, Naruto'nun akrabası mısınız?"

"Hayır, okulunuzdan mezunum. Eskiden takımın kaptanlığını yapardım, bu yüzden arkadaşın sürekli kardeşimle beraber evimizin önündeki sahaya gelir. Maçlarda sergilediği hareketleri ben öğrettim hep ona. Gerçi gökdelen gibi boyunun da etkisi var keratanın."

Sadece gülümseyip "Haklısınız" demeyi yeğledim, sonrasında ise gerici bir sessizlik tüm sahile hakim oldu. Gözlerim sessizliğe ve dalgaların hareketlerinin kayalara bıraktığı ıslak izlere dalmışken yanımdaki adam kendini hatırlatırcasına konuştu.

"Özür dilerim, kendimi tanıtmadım. Amma kabayım. İtachi ben."
Gözlerimin dört kat büyüdüğünden emin olarak ona döndüm.

"Uchiha İtachi mi?"

Çok hoş bir şekilde tebessüm ederek konuştu.
"Evet küçük hanım, Uchiha."

Kıyafetleri, ses tonu ve mimikleri; her şeyi tam bir beyefendi gibiydi. Asla Sasuke'nin abisi olduğunu tahmin edememiştim. Dış görünüşleri benzemediğinden değil, suratları gerçekten birbirini oldukça andırıyordu. Fakat konuşmaları, giyimleri, yürüyüşleri bile o kadar farklıydı ki aynı evde yetiştiklerine inanmak zordu.

"Sakura, Naruto'yla kavga mı ettiniz? Çok üzgün görünüyordu, ayrıca bugün hep bizim oraya gelirdi. Canım Naruto'yla sohbet etmek istediğinden okulunuzla bitişik kaldırım köşesinde onu bekliyordum. Fakat sinirli adımlarla beni fark etmeden geçip gitti. Sonra senin de üzgün göründüğünü gördüm ve belki seninle sohbet ederiz diye buraya kadar seni takip ettim. Rahatsız edici olduysa özür dilerim."

Bu kadar sakin ve kibar konuşması içimde tüm gücümle tuttuğum duyguların gevşemesine neden oldu ve göz yaşlarımın yavaşça ortaya çıkışını ve tüm görüşümü bulanıklaştırışını izledim.

"Naruto'ya neler oluyor bilmiyorum. Garip davranıyor, aniden sinirleniyor. Bugün neredeyse burun burunaydık, hoşlandığım çocuğun önünde hem de. Tabii, kendinde değildi ama o zaten son üç yıldır kendinde değil. Hiç böyle olmamıştı. Sonra benden özür dilemeye geldi, onu sevdiğim çocuk için sattığımı söyledi ama bu doğru değil, ben Naruto'ya çok değer veriyorum."
Son cümleyi söylerken artık dayanamadım ve göz yaşlarımı serbest bıraktım. İtachi yavaşça omzumu sıvazladı.

"Endişelenme Sakura, sizin Naruto'yla bağınız gerçekten kuvvetli. Düzelecek. Ayrıca, Sasuke'nin Naruto'yla düştüğün bu pozisyonu çok da umursayacağını sanmıyorum."

"Abi, anlamıyorsun bizi öyle gördükten sonra Sasuke'nin beni sevmesine imkan yok. Artık beni bir seçenek olarak bile-"
Cümlemi tamamlayamadan bir şey fark ettim.

"Sen en başından beri Sasuke'den hoşlandığımı biliyor muydun? Ama, nasıl olur? Sasuke mi anlamış yoksa, gelip sana mı anlattı? Amma utanç verici."

"Sasuke bana hiç bir şey anlatmadı. O hiç bir şeyin farkında değil, ama bunun için ona kızamassın Sakura."

"Onun için haftalarca doğru düzgün uyumadan örgü örüp durdum. O ise yüzüne bile bakmadan Naruto'ya vermiş ya. Ben şimdi ona nasıl-"

"Hiç bir şeyin farkında olmadığı için Sasuke'ye kızamassın Sakura, çünkü sen de hiç bir şeyin farkında değilsin. Anlamlandıramadığın olaylara kılıf örerken de atkı örerken yaptığın gibi çokça emek ve zaman harca. Yanlış sorulara yanlış cevaplar veriyorsun, büyük resme odaklan canım. İyi akşamlar." dedi ve yer yer sis çökmeye başlamış sokağın içine daldı.

Evime gittim, sevdiğim şarkıları komşuların huzurunu umursamadan son ses açtım ve kendime güzel bir sandviç hazırlamaya koyuldum. Bittiğinde kendime hiç bir şey düşünmeyeceğime söz vererek çayımı da demledim ve odama bağlı olan terasa çıktım. Bir kaç video izleyip karnımı doyurduktan sonra yatağıma uzandım ve sonunda tüm gün düşünülmeyi bekleyen yüzlerce düşünce beynime hücum etmişti; hepsi de ilk sırada olmak, en önde olmak istiyorlardı. İtachi bana ne söylemek istemişti acaba? Sasuke'den hoşlandığımı Sasuke'den öğrenmediğini söylemişti. Acaba okula gidip gelirken beni konuşurken mi duymuştu? Naruto'yla arkadaş olduğunu söylemişti ama Naruto işkence görecek olsa bile benim özelimi açmazdı, imkanı yoktu. Belki Hinata yine Naruto'yu takip ederken İtachi ile sahada karşılaşmış ve yine duygularını içinde tutamayıp dökülüvermişti. İyi de, niye beni anlatsın ki? Naruto'yu anlatırdı. Ben de sohbet arasına kaynamıştım belli ki. Öyleyse Hinata'ya kızamazdım, yapısı buydu.

Uyandım, kahvemi ve sigaramı tüketip okula doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Dün akşam olanları tertemiz zihnimle tekrar düşündüm. İtachi bana "yanlış sorulara yanlış cevaplar veriyorsun" demişti. Ben son bir haftada kendime nasıl sorular sormuştum ki? Derken aklıma bu konuda çok iyi yorum yapabileceğini düşündüğüm biri geldi. İno'yla yaptığımız kısa sohbetten çıkardığım üzere konuları ince eleyip sık dokumayı seven biriydi, analiz ve çıkarım yetenekleri yüksekti. Az önceki sakin adımlarım yerini koşar adımlara bırakmış ve on beş dakikalık yolu beş dakikada aşmıştım. Sonrasında ise direkt kütüphaneye daldım.

"İno! Müsait misin?"
İno ikimize birer çay koydu. Ona atkıyı örmeye başladığım ilk günden dün gece yaptığım sandviçe kadar her şeyi anlattım. İno beni dikkatle dinleyip ayağa kalktı. Boş bir kağıt getirip yan çevirdi ve bir şeyler karalamaya başladı.

"Gerçekten bu olayın özetini çıkarmaya gerek var mıydı İno?"

"Her şeyi gözler önüne seriyorum işte Sakura dur bi. Çok biliyorsan kendin çözseydin ya."

Haklı olduğu aşikardı. Çenemi kapadım.

"Yani ortada Naruto'ya verilen bir atkı var, önemsenmeyen bir Sakura var ve not var. Sahi, hediyenin üstüne ne yazdın Sakura."

Yanaklarım kızararak cevap verdim.
"Yani, ona ne kadar değer verdiğimi falan anlattım işte. Diğer herkesin arasında nasıl çakıl taşlarının arasına karışmış bir elmas gibi olduğunu, hayatımdaki herkesten üstün bir değerde olduğunu ve ben ölene kadar bu değeri kaybetmeyeceğini, herkes karşımda dursa da onu tercih edeceğimi-"

"Demek ki Naruto bu notu da okumuş Sakura."

"Onu nereden çıkardın ki?"

"Siz bu çocukla senin bir anda ağzına kadar girdiği için kavga ederken "arkadaşlığımızın yerine tercih ettiğin adama bak" falan dememiş miydi? Yani konuyla çok bağımsız olmasına rağmen aklına böyle bir şey gelmesi notunu çağrıştırdı."

Hızlıca çantamı karıştırıp bir kağıt çıkardım.
"İşte İno, yazdığım notun bir kopyası. Anı olarak saklamak için iki tane aynı nottan yazdım."

"Üşümüyor musun Sasuke, diye başlamışsın sen de. Bak Naruto da öyle demişti öpmek üzereyken seni."

Tekrar kızararak cevap verdim.
"Öpüşmek üzere falan değildik, ayrıca okuduysa okudu notu, neden bu kadar önemli?"

"Notun üstünde ismin yazmıyordu değil mi?"

"Hayır tabiki, taktığını görürsem yanına gider konuşurum diye düşündüm. Okuldan birinin Sasuke'nin elinde Sakura imzalı bir paket görmesini pek istemedim açıkçası. Beğenmemesi ve yaşlı gibi olduğumu düşünmesi ihtimaline karşı da kendimi korumuş oldum."

"O zaman Naruto neden rastgele bir kızın Sasuke'ye verdiği rastgele bir hediyenin üstündeki notu kelimesi kelimesine ezberleyerek okumuş ki? Sonuçta not Sasuke'ye yazılmış bir aşk notu, e Naruto da Sasuke'ye bayılıyor gibi durmuyor. Nottaki cümlelerini nasıl senin üstünde kullanabilir Sakura?"

"Ne demeye çalıştığını anlamıyorum İno." Gerçekten kafam felaket karışmıştı.

"Ya Naruto sen hediyeyi koyduktan hemen sonra görüp aldıysa diyorum, ya Sasuke'nin bu hediyeden hiç haberi olmamışsa?"

.................
oh bitti🐇🐇

vote ve yorumu unutmayin🎀

last christmas without you | | sasusakuWhere stories live. Discover now