Freak Show 2 ✔️ | T.K

Hayatsızlık

Bir ay sonra merhabalar...

Bu aralar hiç iyi olmadığım için bölüm yazmak için ilhamda bulamıyorum.  Bunu da sıfır ilhamla yazdım. Kötü olursa şimdiden özür dilerim.

Yorum bırakın lütfen 🙏

^^

"Yıllandım artık Taehyung, bari biraz su iç bebeğim hadi." Annesinin sözlerine rağmen gözlerini karşısındaki televizyonun ekranından ayırmadı Taehyung.

Biricik aşkının bütün fotoğrafları tek tek slayt halinde gösteriliyordu çünkü. Jungkook, Taehyung'un kalbinde öyle güzeldi ki gözleri ondan başkasını görsün istemiyordu.

Aynı şey Jungkook içinde geçerliydi elbette. Çünkü ne odasından çıkıyor, ne de sınav senesi olmasına rağmen okula dahi gitmiyordu. Bu ayrılık ikisini de bitirmişti.

Burada hatalı olan Jungkook'tu. Önceki hayatından bir haber olan Taehyung'u hiç dinlemeden terk etmişti. O da böyle olmasını istememişti ki... yaptığı her şeyden ölesiye pişman olmuştu ama sevdiği çocuk kendini çoktan öldürmüştü.

Bu yüzdendir ki o da biricik bebeğinin ardından öldürmüştü.

"Annecim bak Bogum ve Elroy geldiler. Hadi yanlarına in biraz. Yıpratma kendini bu kadar."

Bayan Jeon oğlunun perişan halini gördüğü her an ömründen ömür gidiyordu. Onları hayata döndürmeye çalışıyordu herkes, ama onlar kabuklarına çekilmeyi seçmişlerdi.

^^

"Selam, yanın boş mu acaba?" Kafeteryada tek başına oturmuş müzik dinlerken yanında bir kız oturmuştu Taehyung'un. O ise kulaklığını çıkarmaya tenezzül etmeden başını iki yana salladı.

Ama kız inatçı çıkmıştı. Simsiyah saçları, bembeyaz teni, tavşan dişleri ona bebeğini anımsatıyordu. Gülünce ortaya çıkan gamzeleri...

Sinirle kulaklıklarını çıkarıp masaya sertçe bıraktı. "Sana vücut dili öğretmediler mi kızım? Hayır ne demek anlamıyor musun?!" Dediğinde kız hala gülümsüyordu. Anlaşılan başına bela almıştı esmer tenli.

"Anlıyorum elbette, ama seninle tanışmak istiyorum. Hoşuma gittin, ayrıca sende sabahtan beri bana bakıp duruyorsun."

"Uydurma, sana baktığım falan yok benim. Kendi halimde şarkı dinliyordum."

Ona baktığını içten içe kabul ediyordu aslında. Çünkü Jungkook'a çok benziyordu bu yüzden dikkatini çekmişti.

Aklına dolan anılarla gözleri dolmuştu çoktan. Unutmuyordu, unutamıyordu, unutmak istemiyordu aşkını...

"Kendin kalkıyor musun yoksa zorla kaldırayım mı?!" Diye kestirip attığında kız sıkıntılı bir nefes verdi ve masadan kalkıp gitti.

^^

"Ooo kardeşim sen buranın yolunu bilir miydin?!" Bogum neşe dolu sesiyle arkadaşını karşıladığında yüzünü buruşturdu Jungkook. Haftalar sonra ilk kez buluşuyorlardı hep birlikte.

Sandalyeyi çekip oturdu ve düşünmemek için tüm dikkatini arkadaşlarının sohbetine vermeye çalıştı. İlgisini çekecek bir konuysa o da bir kaç söz söyleyebilirdi çünkü.

"Son sınıf öğrencilerini yurt dışı tatiline götürüyorlarmış, diyorum ki biz de hep birlikte Jungkook ve Bogum'un memleketine yani Güney Kore'ye gidelim. Tüm harcamalar okul tarafından ödeniyor zaten."

Zoe konuştuğunda Ethan omzuna yavaş bir şekilde vurdu. Ardından gülerek, "Sen zaten zenginsin kuzum para önemli mi yani?" dedi.

"Sen ne dersin Elroy? Güney Koreyi en merak edenlerden biri de sensin sonuçta."

"Gidelim amına koyayım! Hem Taehyung'u da görmüş oluruz!" Diye patavatsızca bağırdığında Bogum karnına dirseğini geçirmişti susması amacıyla.

"Ne Taehyung mu?" Jungkook fal taşı gibi açılmış gözleri eşliğinde heyecanla soru yönelttiğinde Bogum ofladı. Bunun olacağını biliyordu elbette ama belki bir nebze olsun atlatmıştır diye düşünmüştü. Ama yanılmıştı anlaşılan...

"Şey, istersen başka bir şehrini seçebiliriz Kook, illa Seul olacak diye bir kaide yok öyle değil mi çocuklar?" Zoe diğerlerinin de onayını almak için gözlerini gezdirdiğinde herkes başını sallamıştı anında.

"Önemi yok çocuklar, Seul'e gidelim. Unuttum bile onu..." dese de yalandı. Sevdiğini öyle kolay kolay unutamazdı. Hatta özlemindendir ki belki görebilirim umuduyla gitmek istiyordu.

"Harika! O zaman Jungkook babasıyla konuşsun, babasıda müdürle konuşsun ve organizasyonu yaptırsın. Mükemmel bir tatil bizi bekliyor!" Elroy ellerini birbirine çarpıp heyecanla soluduğunda Jungkook ofladı.

"Mükemmel bir tatil ha? Hiç sanmıyorum..." diye fısıldadı sonra kendi kendine.


^^