Finally ♡

446 44 21
                                    

Sarı gelin - piyano

Jungkook's pov

Gözlerimi müthiş bir baş ağrısıyla aralamıştım. Tanrım, dün geceye dair çok az şey hatırlıyordum ve bundan birisi de Taehyung'un beni odama kadar kucağında getirdiğiydi.

Beni yatağa bıraktığı andan sonrası karanlıktı. Hiçbir şey yoktu aklımda. Sadece şimdi sızlayan dudaklarım ve baş ağrım vardı.

Usulca ayağı kalktım ve banyoya girdim. Aynadan yansımama baktığımda gördüğüm manzara şok geçirmeme neden oldu.

Benim dudaklarıma ne olmuştu böyle? Gece uyurken hiç şişmezdi halbuki. Ee bardaki adam ile de öpüşmedim, öyleyse neden dudaklarım bu haldeydi?

İçeriye dönüp telefonuma sarıldım ve hızla çocukları aradım. Elroy, Bogum, Ethan... hiç biri cevap vermiyordu lanet olsun!

En son Zoe'yi aradığımda açmıştı. "Zoe, ben dün kiminle öpüştüm lan?!" diye çığırdım sinirle. Bunu kiminle yaptığımı bilmek istiyordum malum.

"Aptal! Barda kimse sana dokunmadı neredeyse, ama Taehyung seni alıp götürdü artık ne yaşandıysa bilemiyorum."

"İyi! Ben gidip hesap soracağım sarhoş birinden faydalanmak neymiş görsün şerefsiz herif!"

^^

Sinirle Taehyung'un evine yürürken cebimdeki telefon bir saniye bile susmuyordu. Bizimkilerin olduğunu bildiğim için cevap vermeye tenezzül etmeden yürümeye devam ettim.

"Jungkook?"

Birinin adımı seslenmesiyle durdum ve etrafıma bakındım. Gözlerim sesin sahibini bulduğunda duruşumu bozmadım ancak kollarımı birbirine bağlayıp yanıma gelmesini bekledim.

"Tanrım, Taehyung ile barışmak için mi geldin yoksa? Buna çok sevinecek biliyor musun?!" Diye sevinçle konuştuğunda gözlerimi devirip söze atıldım.

"Yanlışınız var Min Yoongi. Yanına gidiyorum ancak sebebim barışmak değil. Sarhoşluğumdan yararlanmış ve öpmüş beni. Dudaklarımın hali ortada yani." Dedim hemen ardından elimle dudaklarıma dokunarak.

"İzninizle bayım."

Üç bina sonrasında nihayet varmıştım. Adımlarımı hızlandırıp bahçe kapısından içeri girdim ve hırsla kapıyı çaldım.

Çaldım, çaldım ve çaldım...

Tam açmayacaklar diye düşünürken kapı aniden açıldı ve kolumdan tutulup içeri çekildim. Gözlerim bunları yapanın sahibine değdiğinde sinir kat sayım tavan yapmıştı.

Üzerinde krem rengi bir bornoz, hemen sol omzunda ise küçük bir havlu vardı. Duştan çıkmış olmalıydı.

"Niye alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı?" Diye sordu iki eliyle kollarımı sıkı sıkı tutarken. Boyu uzadığı için karşısında kısa kalıyordum.

"Ne?"

"Niye kapımı öyle çalıyordun?"

"Ha, doğru... hesap sormak için geldim ben!" Dedim kendimi büyük göstermek amacıyla göğsümü şişirerek. Ancak istediğim olmamıştı çünkü çenemi tutup yüzümüzü bir hayi yaklaştırmıştı.

"Niye hesap soracaksın? Seni dün öptüğüm için mi?" Diye konuştuğunda neredeyse dudaklarımız birbirine değiyordu. O kadar yakındık yani...

"Jungkook..." adımı öyle söyledi ki kendimden geçtim. Gözlerim yanmaya başladı, gözyaşlarım çıkış yolu arıyordu.

Freak Show 2 ✔️ | T.KWhere stories live. Discover now