13.BÖLÜM:Kestane

38 4 0
                                    

Seni Buldum Ya - Kaan Boşnak

"Karnını doyurdun mu? İlaç saatin geldi." telefonun ucundan gelen ses ile tebessüm etmeden duramadım.

"Yedim bi' şeyler. İlaçlarımı da içerim birazdan, sen merak etme civcivim."

"Hastane için hazır mısın?"

"Evet, şu an seni bekliyorum." 

"Ben de geldim bile kara kedim."

"Niye söylemedin ki? Çok bekledin mi?" sesim farkında olmadan endişeli çıkmıştı. Hava çok soğuktu. Böyle devam ederse eksi derecelere bile düşerdi.

"Yeni geldim sayılır." benim aksine oldukça sakindi.

Böyle dediğine göre de kesin beklemişti baya.

"Geliyorum hemen." deyip telefonu kapattım.

Seri hareketlerle hazırlanıp, ayakkabımı giydim. Son anda hatırlayıp, aldığım anahtarımla birlikte evden çıktım.

Binadan çıkar çıkmaz her zamanki gibi duvara yaslanmış beni bekleyen Aybora ile karşılaştım. Bu manzaraya alışmıştım iyice.

Hava estiği için paltoma iyice sarılıp, atkıma gömüldüm.

Aybora'nın yanına gittiğimde, girmem için kolunu uzattı. Buda alıştığım bir hareketti. Kısa sürede bir çok şeyi benimsetmişti bana.

Aybora'yla konuştuğum o günden beri bi' kaç gün geçmişti. Hâlâ üzerimde bir durgunluk vardı fakat daha iyi olduğum kesindi. Sonuç olarak hem duygularımı kabullenmiştim hem de bunu Aybora'ya söylemiştim. Üstelik geçtiğimiz günlerde Kahraman ve Erdem'e hastalığımdan bahsetmiştim. O günden beridir Kahraman üstüme ekstra titriyordu. Erdem ise her zamanki gibi davranıyordu lakin arada bi' durgunlaşıyordu. Onlara bahsettiğim içinde rahatlamış hissediyordum. Keşke bunları daha önceden yapabilseydim...

"Hastaneden sonra kütüphaneye gideceğim. Sende gelmek ister misin civcivim?" diye sordum aramızdaki sessizliği bozaraktan.

"Tabii ki isterim kedim." dedi memnuniyetle.

Önceki haline göre davranışlarında ve sözlerinde daha rahattı. Hala rahatsız olmamam için bazı şeylerde izin istiyordu ya da sorarcasına bakıyordu. Mesela elimi tutacakken gibi. Buda onun ince düşüncesiydi ve bunun için ona minnettarım diyebilirim. Çünkü haberim olmadan, birden gerçekleşen temaslardan korkuyor ve rahatsız oluyordum.

Hastaneye girdiğimizde Emre beyin odasına o da geliyordu benimle birlikte. Artık her daim yanımdaydı...

*** 

"Canını yakıyor mu?" diye sordu Aybora. 

İlaçları damar yoluyla verdiklerinden kolumda saat başı iğne giriyordu diyebilirim. Normalde can acıtmıyordu lakin bu şekilde üst üste olunca yakıyordu canımı.

"Acımıyor."

"Yalan söyleme, yüzünden belli."

"Bildiğin halde niye sordun ki?"

"Alıştın mı diye kontrol ettim."

Oturduğum yerden iyicene ona döndüm "Neye?"

Gayet rahat ve sakindi "Acılarını, dertlerini anlatmaya."

Buruk bi' tebessümle baktım yüzüne. Ardından elimden geldiğince konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Yakın zamanda hastanede kalmam gerekecek."

"Olur kalırız. İki kişilik odalardan birini ayarlarız artık."

Güldüm seslice, kafamı yanımda oturan adamın omzuna yasladım. Böyle her şey daha çekilebilirdi.

Bazı YalanlarWhere stories live. Discover now