Final

21 2 0
                                    

Teoman - Bazı Yalanlar

Şarkının son noktalarına bastı müzisyen. Acı ve keder doluydu. Bu şarkı kimilerine göre kısacıktı lakin Yazel için bir zamanlar çok uzundu. Sonra birden güzelleşti şarkısı fakat bu seferde sona gelmişti. Mutluluğa daha doyamamışken.

Aybora oturduğu yerde bacağını titrete titrete zemini izliyordu.

Bir yandan da Yazel'i düşünüyordu. Birden bire kireç gibi kesilen yüzünü, tir tir titreyen bedenini, burnundan boşalan kanları ve yavaşça solan kehribar gözlerini. Kendisine son söyledikleri ise içini parçalıyordu.

Gitmesin diye yalvarıyordu Allah'a. Daha yaşayacakları çok şey vardı oysaki.

Lunaparka gideceklerdi mesela. Yaz gelecekti leylak toplayacaklardı, dondurma yiyeceklerdi. Anneleri Füruzan'ı görecek, vakit geçireceklerdi. Ve daha niceleri yaşanacaktı.

İçinde bir yerlerde umut aradı Aybora. Fakat faydası yoktu çünkü o da farkındaydı her şeyin. Aynı Yazel gibi hissediyordu sona geldiklerini.

Emre ise çok çabalamıştı. Kalbinin ritmi duran kızı geri hayata döndürmek için. Defibrilatörle savaş vermişti. O da yetmemiş elleriyle kalbini attırmaya çabalamıştı. Lakin hiç bir şey fayda etmemişti.

"Kayda geçin." dedi. "Hastanın ex saati 08.41" yutkunmakta zorluk çekti, bunu söylemek canını yakıyordu. "Tarih 30 Aralık 2023." söylerken bile kelimeleri karıştırmıştı.

Acilin kapısından çıkarken dik durmaya çalıştı. Fakat ne mümkün? O kız kardeşini kaybetmişti.

Aybora'nın boş bakan gözleri kendisine dönünce konuşamadı ilk başta. "Başımız... başımız sağ olsun."

Algılayamadı bu sözleri Aybora. "Ne?"

Kapıdan sedye ile birlikte bir kaç doktor çıktı. Sedyede yatan bedenin üzeri beyaz örtüyle kapatılmıştı.

Doktorlar uzaklaşırken Aybora sarsakça ayaklandı. "Yazel mi o?" sesi öyle acı dolu çıkmıştı ki Emre dayanamayıp ağlamaya başlamıştı. "Yazel'im, sevgilim..."

Ağlayan adama döndü Aybora. Onu öyle görünce irkildi. "Emre abi, Yazel'i mi götürdüler?" tüm algılarını kaybetmiş gibiydi.

Kafasını sallayarak onayladı Emre.

"Söyle götürmesinler. Almasınlar benden Yazel'i."

Olanları izleyen Kahraman kalkıp delirmiş gibi davranan adama yaklaştı. "Aybora..." onunda gözleri dolmuştu. Erdem ise aynı Aybora gibi kavrayamıyordu yaşananları.

Aybora dudaklarını araladı fakat alamadı nefes yüzünden geri kapandı dudakları.

Sarsıldı ve koltuğa geri oturmak zorunda kaldı. Akmayı bekleyen yaşlar yanaklarımdan, çenesine doğru yol alırken o an hiç ağlamadığı kadar ağladı. Gözlerinde yaş kalmayana dek sessizce ağladı. Bulanık bakışları ellerine indi. Son kez burada kalbi atmıştı ve onun kollarında can vermişti. Tan kalbinin üzerinde can vermişti.

Yazel gitmişti ve yarım kalmışlardı.

Yazel ölmüştü ve Aybora için hayat bitmişti...

Kahraman gelip omzunu sıvazladı. Onunda gözlerinden yaşlar akıyordu.

Aybora'nın tüm bedeni titremeye başladı. Bunu fark eden Emre gelip kendisine bakmasını sağladı. "Sakinleş lütfen." diyecek başka bir kelime bulamıyordu.

"Şimdi" dedi Aybora, aynı keder dolu sesle. "Ben onsuz nasıl yaşayacağım?" Emre sesiz kaldı. Ne dese fayda etmezdi zaten. "Ne yapacağım ben onsuz? Yaşayamam ki..." yardım ister gibi baktı. "Abi yapamam. O toprağın altındayken ben nefes alamam."

Emre tek kelime edemedi. Sadece kardeşi bildiği adama sarılıp acısına ortak oldu.

Yazel'in olmadığı bir dünyada Aybora nasıl yaşayabilirdi ki?

Lakin zaman akıp geçti. Aybora kendi elleriyle gömdü Yazel'i. Kendi elleriyle attı üstüne toprakları. Mezarının üzerine de özenle hazırladığı o leylakları yerleştirdi. Hiç bir zaman solmayacaklardı aynı Yazel gibi.

Tek bir gece bile uyuyamadı. Anca uyku ilaçlarıyla ayakta kalabildi. O da yetmedi gecelerini mezarın başında geçirdi.

Alışmıştı çünkü kokusuna. Olmadan uyuyamazdı. Bu yüzden mezarında aradı kokusunu.

Hasta eden yokluğuydu ve şifasını da yokluğunda aradı.

Ağlamaya gücü kalmamıştı. Bunu yapamayacak kadar çok canı yanıyordu. Hiç bir zaman alışamadı, hiç bir zaman azalmadı acısı.

O şiir kitabını eline alamadı bir daha. Kestane yiyemedi. Kara kedi gördüğünde yolunu çevirdi. Leylaklara bakamadı. O parka gidemedi. Bisiklete bir daha hiç binmedi.

Ölen sadece Yazel'di yahut mezra gömülürken tek değildi.

Kara Kedi ise mezarın başındaydı aynı Aybora gibi. Artık yeni evi burası olmuştu aynı Aybora gibi.

Bu yüzden mezarın yanında hep mama ve su kabı olurdu. Yeşil atkı ya mezar taşına sarılı dururdu ya da Kara Kedinin üzerine örtülmüş.

Erdem ve Kahraman her daim Aybora'nın yanında oldular. Zaten intihardan onu kurtaranda o ikiliydi.

Ayaz kardeşinin ölüm haberini aldığı gibi yıkılmıştı. Mezarına gitmeye bile yüzü yoktu. Vicdan azabı çekti tüm hayatı boyunca. Kıskançlık uğruna bir hayatı mahvetmişti hem de tek bi' yalanla.

Sonuçta;
Bazı yalanlar güzel,
Bazı gerçekler acıymış.
Bazı ölümler uzun,
Bütün hayatlar kısaymış.

***

Bitti sonunda. Ne kadar iç açıcı olmasa da...
En başından beri bu son belliydi kafamda. Böyle biteceği netti yani.
Bu kurgu da Teoman'ın Bazı Yalanlar şarkısını dinlerken aklıma gelmişti.

Bazı yerleri saçma veya ergence gelebilir -şahsen bana öyle geliyor- ama ilk kurgum ve anı olarak burada kalsın istiyorum. Yani olmasa da olurmuş dediğim sahneler, bölümler çok.
Bu kadardı başka kurgularımda görüşürüz. Sağlıcakla kalın efenim.

Bazı YalanlarWhere stories live. Discover now