20.BÖLÜM:Leylakların Göz Yaşları

11 2 0
                                    

Beni Hatırladın Mı - Cem Adrian, Birsen Tezer

Kabusun etkisiyle sıçrayarak uyanmıştım yine. Camdan baktığımda daha yeni yeni güneşin doğduğunu görebiliyordum. Yanımda bu sefer Aybora yoktu, onu zar zor ikna edip, az ileride ki yatağa yollamıştım. Ben rahat uyuyayım diye yanıma da gelmiyor koltukta, tam yatağımın dibinde uyuyordu ve sürekli boynu tutuluyordu.

Terli vücudumun aksine boğazım kupkuruydu. Yattığım yerden doğrulup, baş ucumda duran bardaktaki suyu kafama diktim. Ardından tekrardan uyumaya çalışmıştım lakin alıştığım koku olmadan bu çok zor oluyordu. Zaten terlediğimden dolayı rahatsız olmuştum.

Bıkkın bir nefes aldıktan sonra yataktan kalktım. Valizime doğru ilerleyip, içinden temiz kıyafetlerimi aldım.

Aybora'nın uykusu derindi diye rahat rahat hareket ediyordum fakat birden sıçrayarak uyanıp, bakışları anında beni bulunca şaşırmıştım.

"Ne oldu? Bi' şey mi oldu?" diye ard arda sıraladı sorularını çatallı sesiyle.

Artık uyurken bile diken üstündeydi...

Ufak bir tebessümle baktım yüzüne sakinleşmesi için. "Sadece kabus gördüm ve biraz terledim. Şimdi gidip iki dakikada duş alıp geleceğim."

Derin bir nefes alıp yattığı yerden doğruldu. Bir kaç adımda yanıma vardı. "Sürekli kabus görüyorsun..." dedi dalgın bi' şekilde.

"Senle uyurken görmüyorum." imalı sesimle dudaklarında ufak bir gülümseme belirdi.

"Küçücük yatak rahat edemezsin."

"Hiç de bile göğsünde uyumak gayet rahat." bu konuda sonsuza kadar inatlaşabilirdim. "Tabii sen rahat edemiyorsan bilemem."

"Elbette rahatım." çok ayıp bi' şey söylemişim gibi tepki verdi. "Senin iyiliğini düşündüğüm için diyordum."

"İyiliğimi düşünüyorsan yanımda kal. Kokuna fazlasıyla alıştım, bak şimdi de uyuyamıyorum."

"Sen nasıl istersen."

Son kez dudağının kenarından öpüp banyoya ilerledim. Pek konforlu sayılmazdı fakat idare edilebiliyordum.

Kısa sürede duş alıp, üzerimi giyindim hemen. Aynada kendime baktığımda çökmüş suratla karşılaştım yine. Kalbim sızladı. Acıya alışırım sanmıştım. Bunca zaman hep gördüğüm şeydi ve bi' gün bile alışamamıştım. Fakat Aybora'ya dair her şeye anında alışmıştım. Kabullenmek ise bam başkaydı. Altı yaşındaki o kız çocuğu kaderini kabullenmişti. Annemin bana olan nefretini kabullenmiştim ama alışamamıştım.

"Utanıyorum senden!"

"Benim yanımda sesini çıkarma!"

"Gülüp durma midemi bulandırıyorsun!"

"Çek şu gözlerini!"

"Tiksiniyorum senden!"

Her bi' kelimesi içime içime batıyordu. Hatırladıkça kendime kızıyordum. Keşke sesiz kalmak yerine konuşsaydım. Gerçi dinleyenim yoktu ki. Konuşsam ne fayda?

Peki hak etmiş miydim tüm bunları? Bu kadar nefreti, işkenceyi hak etmiş miydim? Bir yalan üzerine kurulu tüm bu yaşananları hak etmiş miydi o küçük kız?

Bu sefer kendimde suç aramamalıydım çünkü ben sadece büyük bir kıskançlığa kurban gitmiştim. Kinin, nefretin ne kadar can yakıcı olabildiğini, nelere mâl olduğunu öğrenmiştim.

Banyoda gereğinden çok kalıp geçmişe fazla odaklandığımı fark edince kapıyı açıp odaya geçtim. Daha fazla düşünmeye devam edersem kendimi hırpalardım yine.

Bazı YalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin