Emre'nin hırs dolu sesini duyduktan sonra hepimiz abime odaklanmıştık.
Çünkü komutanımız oydu, ve emri o verecekti.
"Dikkatli olun, emrimle başlıyoruz."
Sesi bir jilet kadar keskindi.
Teröristler iyice yaklaştıklarında abim sözlü bir emir yerine en baştakinin kafasına sıktı.
Bu hamleyle çatışma başlamıştı.
Karşı taraf çok kalabalıklardı. Ama bunca kalabalığa rağmen çoğu boşa atıyordu.
"Bu ne amına koyayım!"
Mustafa'nın sinir kokan sesiyle diğerleri de ona hak vermişti.
"Komutanım bu kadar kalabalık olmaları normal mi?"
Mert haklıydı, olması gerekenin neredeyse iki katı kalabalıklardı.
"Komutanım, bunlar çoğalıyorlar!"
Abimin timinden olan bir askerin söyledikleriyle silah sesleri daha da bir artmıştı sanki.
"Halledeceğiz aslanlarım, halledeceğiz."
Halledecektik.
Halletmek zorundaydık.
Silahımı daha sıkı kavrarken eline telsizi alan birinin alnına hedeflediğim tek kurşunla yere yağıldı.
Nefes almadan çatışıyor gibiydik.
Kulaklığıma dolan inleme sesiyle gözlerimi yumdum.
"Kim?"
"Komutanım, Ali yaralı!"
"Alper koş bir bak!"
"İ-iyiyim komutanım, koluma geldi."
Abimin sinirle aldığı solukları kulaklıktan herkes duyuyordu.
"Dikkatli olun!"
Sert sesiyle emrini verdikten hemen sonra başka bir ses duyuldu.
"Komitan, hele bi dinleyesin beni!"
Bozuk Türkçesi ile bir şeyler söyleyen teröristi aradım.
Çatışma yavaşlamış ama bitmemişti, her iki tarafta söylenenleri duymak istiyordu.
"Ne var lan?!"
Abimin buz gibi sesiyle gülmeye başladı.
Bir kayanın üzerinde durmuş, vurulmayacağı garanti altındaymış gibi ayakta duruyordu.
Onu vurmayacağımıza emindi.
"Derim ki bir anlaşma yapalım, siz buradan gedin. Ben de sizi öldürmeyeyim."
Sırıtarak konuşmasını bitirdi.
"Başka bir şey?"
Gözleri beni aradı ama bulamayınca güldü.
"Yok-"
Devam etmesine izin vermeden kafasına bir kurşun yemişti benden.
Başlarındakini öldürmemle kurşun sesleri yeniden birbirine girdi.
"İçimin yağları eridi komutanım."
Aldığım övgü egomu beslerken keyifle sırıttım.
İleriye diğerlerine göre daha genç ve çelimsiz duran biri çıktığında gözlerimle onu yokladım.
Bacakları inceydi, anladığım kadarıyla zayıftı ama karnında ki şişlik buna biraz ters düşüyordu.
Karşı taraf çekilirken o elini cebine attı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV
Teen FictionNasırlı elleri, silah tutmaktan sertleşmiş, gözleri alışagelmiş kurşun, saçlarına karışan barut, hayallerini süsleyen şehadet... Umay'ın hayatı kendisine gelen telefona kadar bunlardan ibaretti. Sabah güneş doğmadan kalkar, gecenin zifirinde askerli...