21. Bölüm

173 11 0
                                    

Dubai'nin insanın içini boğan gündüzünden sonra, saat nihayet akşamüzeri olmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dubai'nin insanın içini boğan gündüzünden sonra, saat nihayet akşamüzeri olmuştu. Gün boyunca otelden hiç çıkmadığım hâl de dışarının sıcaklığını hissetmiştim. Odanın içinde klima olmasına rağmen o bile etki etmemişti. Oturduğum yerden terlemiştim.

İnsanın götü bile terler miydi? Benim ki terlemişti.

Ilık bir duşun ardından, Alejandro'nun bizim için hazırladığı kıyafetimi giymiştim. Eylül'le kıyafetlerimiz aynıydı çünkü sahte kimliğimizde her zaman bir arada olan, sürekli aynı kıyafetleri giyen, yapışık ikizlerdik!

Kimliklerimizdeki karakterimizi böyle oluşturmuştular. Bizi biri araştırmaya kalkışırsa diye, sahte karakterler vermiştiler.

Hani o filmlerde olur ya! Benzedikleri yetmezmiş gibi haraketleri de aynı olan o korkunç ikizler. Hah! Biz tam da onlar olmuştuk.

Şahtık, şahbaz olduk.

Odanın kapısının arkasındaki boy aynasından, Eylül de ben de hem kendimizi hem de bibirimizi izliyorduk. Bibirimizin kopyası olmuştuk. Makyajımız, haki rengi elbisemizin tonu ve modeli bile aynıydı.

Yüzümüzde yer edinmiş iğrelti ile gözlerimiz üzerimizde geziniyordu. Yüz adelelerimizde aynı ifade vardı. Baştan sona bibirimizin kopyası olduğumuz yetmezmiş gibi mimiklerimiz de istemsiz birbirine benzemişti.

"Aşırı korkunç duruyoruz." Eylül'ün her kelimesine hak veriyordum.

"Bence de daha fazla bu görüntüye bakarsam bayılacağım. En iyisi çıkalım."

Birlikte odadan çıktığımızda, otelden ayrılana kadar bizi gören her insan bakışlarında yer edinen şaşkınlıkla tekrar tekrar dönüp bakmıştı. Otelin ilk günü girdiğimiz zaman benzerliğimiz fazla dikkat çekmemişti çünkü Eylül makyajsız olup, sportif giyinmişken ben her zaman ki gibi bakımlıydım o gün. Bugün ise ikimizde tamamen aynıydık. Dikkat çekiyorduk.

Kapının önüne çıktığımız an da önümüze spor tarz da mükemmel bir araç durmuştu. Vale arabadan indiğinde anahtarı bize uzatmıştı.

Vale 'İyi günler' dileyip yanımızdan ayrılırken sesini işitsemde tepkisiz kalmıştım. Alejandro'nun bize tahsis ettiği araç karşısında, birazcık nevrim döndüğünden gözüm etrafı görmüyordu. Bebek gibi arabaydı! Çocuğum olsa bu kadar sevmezdim. İlk görüşte aşık olmuştum. Araba simsiyah ve mattı. Gördüğüm en siyah arabaydı. Mükemmelin ötesiydi...

"Hayır! Hayır olamaz! Gözlerindeki şu ifadeyi biliyorum. En son senin sürdüğün arabaya bindiğimde, ölümle burun buruna yarışıyorduk. Bir daha aynısı olsun istemiyorum."

Valenin bana verdiği anahtarı havaya kaldırıp salladım. "Artık çok geç! Ben bu bebeği bir kere gördüm, beni bunu sürmekten kimse alıkoyamaz."

Topuklularımla önden koşup arabanın sürücü koltuğuna yerleştim. Her gün topuklu giymenin bir gün işe yarayacağını biliyordum. Eylül'ün de ayağında topuklu vardı ve o topukluyla yürümeyi bilmediğinden ondan önce davranmış sürücü koltuğunu kapmıştım.

Dudak ÇizgisiWhere stories live. Discover now