24. Bölüm

147 11 0
                                    

Kadınları anlamak için illa ki kadın olmak gerekmiyordu, insan olmayı bilen kadınları anlardı zaten

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kadınları anlamak için illa ki kadın olmak gerekmiyordu, insan olmayı bilen kadınları anlardı zaten.

Alejandro bu açıdan karşıma çıkmış en güzel örnekti. Beni anlayabiliyordu, kadınlara değer veriyordu. Sadece sevdiği kadına değil, başı dertte olan her kadına kol kanat germeye hazırdı. Her özelliğinin ayrı bir güzelliği vardı. Düşünceli adamdı. En çokta bu huyunu seviyordum. Gerçi Alejandro'nun ufacık jestlerini bile bayılıyordum.

"Alo! İki saattir sesleniyorum! Ne o?.. Hülyalı hülyalı uzaklara dalmışsın." Sarı, maymundan farksız suratını gözlerimin önüne diktiğinden, düşüncelerimin en güzel yerinde bölmüştü.

"Seni ne ilgilendiriyor." Yüzünü bakış açımdan çekmiştim, bunun için avucum yetmişti.

"Ahh! İt! Planı anlat, ne yapacağız?" Canı yansada plan benim olduğundan kavga etmek yerine dinlemeyi tercih etmişti.

"Evin en üst katı Raci'ye ait, diğer katlar da karısı kalıyor. Ev de birileri mutlaka vardır, kimseye gözükmeden en üst kata çıkıp belgeleri alacağız." Belgeleri almak için planı ben bulmuştum. Alejandro kendimi tehlikeye atmamı istememişti. Yaptığım planları pek beğenmiyordu.

Fransa'da da aynısı yaşanmıştı. Planı ben bulmuş, en son Alejandro olaya dahil olmuştu ama bu sefer önce ki gibi olmayacağı adına söz vermiştim. Biz Sarı'yla dolandırıcı olduğumuz kadar hırsızdıkta. Aralarında bunu yapacak en iyi kişiler bizdik.

Zaten dört kişi beraber nereye girecektik? Ne kadar az kişi, o kadar iyiydi.

"İnşallah yakalanmayız."

"Sen kendi adına konuş." Ortaya çıkardığım vucüdumla boy gösterisi yaptım. "Bu son derece atletik ve çevik bedenin yakalanma ihtimali yok."

"Havanı yesinler."

Kıskanç tavırlarını görmezden gelip hünerlerimi göstermek için onu duvarın kenarından çekmiştim.

Biz şuan Raci'nin evinin arka tarafındaydık. Evin arkasında orta boyutlar da kapı vardı ama kapı sadece önden açılıyordu.

Karşımda yaklaşık üç metrelik bir duvar vardı. Çıkıntıları fazla olmasada tırmanacağıma inanıyordum. Ne demişler inanmak başarmanın yarısıdır. Bugün de Haziran'dan anlamlı sözler duyduğunuza göre, artık işe koyulabilirdik.

Çıkıntılara tutunup büyük uğraşlar sonucu duvara tırmanmıştım. Bu duvarı ben büyük uğraşlarla tırmandıysam başkasının tırmanması imkansızdı. Kertenkele gibi kadındım. Anam da mı kertenkeleydi be?

Geri kalan kısım kolay geçmişti. Duvardan aşağıya bedenimi biraz sarkıttıktan sonra, boşluğa atlamıştım. Sol ayağım azıcık sızlamıştı, onun dışında sapasağlamdım.

Gidip Sarı'ya kapıyı açtığımda kendi evimmiş gibi içeriye buyur ettim. "Normalde seninle çok uğraşırdım ama dua et ki zamanımız kısıtlı."

Dudak ÇizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin