22. Bölüm

164 11 1
                                    

Dünden beri başım feci derece de ağrıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dünden beri başım feci derece de ağrıyordu. İçtiğim ilaçlar da etki yaratmıyordu. Bu yetmezmiş gibi Alejandro da dakika başı beni azarlamıştı. Hak veriyordum ama az insaftı yani.

Dün içtiğimiz içkilerin içinde uyuşturucu vardı. Bu yüzden dün öyle saçma sapan haraketler de bulunmuştuk. Dün geceye dair kesit kesit şeyler hatırlıyordum.

Gerçekten de bir bardak içmiştim ve o bir bardak bünyeme feci etki yaratmıştı çünkü içinde uyuşturucu vardı. İlk defa kullandığımdan... Kulandığımızdan kafamız uçmuştu. Köpüğü bulut sanmıştık. Kim bilir daha ne halisünasyonlar görmüştük.

Cama yasladığım kafamı arabayı süren Alejandro'ya çevirdim. Araba yarışına gidiyorduk. Adamımızın götü yerinde durmadığından bu sefer ki durağı araba yarışıydı.

"Dün gece bir şey yaşadık mı?"

Sabahtan beri ilk defa yalnız kaldığımızdan sonunda içimi kemiren soruyu sormuştum. Eğer bir şey yaşasaydık pişman olacağımdan değildi sorum, hatırlamıyor olduğumdan sinirlerim bozulurdu.

"Hatırlamıyor musun?" Neydi bu soru? Fazla açık uçluydu. Yaşadık mı, yaşamadık mı?

"Hatırlamadığımdan soruyor olabilir miyim?" Sesim gerilen sinirlerimden ve ağrıyan başımdan, fazlasıyla öfke doluydu.

Elleri direksiyonda ritim tutarken yan yana bana bakmıştı. Dudaklarında sevimli bir gülümseme vardı. Dudakları tam böyle ısırmalık duruyordu. Aklımdan geçmedi değildi ama kafamı hemen toparlamıştım. Daha dün gece ne olduğunu söylememişti.

"Sarhoştun... Beni istiyor dahi olsan bile, ben sarhoş biriyle birlikte olmam. O an kendi aklınla haraket etmiyorsun sonuçta." İnce düşüncesi karşısında eriyip bitmiştim.

Eğer ben dün gece onunla olmak isteseydim bile, o beni sarhoş halimle kabul etmezdi. Yarın pişman olup olmayacağımı kestiremediğinden buna tenezzül etmemişti.

"Ya, senin minnoş kalbini yerim." Sesim beklediğimden de cilveli çıkmıştı. Cilvenin alası bendeydi, tabi bu sadece bir kişiye özeldi.

"Minnoş?" Sanki ona yabancı bir kelimeymiş gibi söylemişti. Yine de gözlerinden eğlendiği belliydi.

"Evet, sen benim minnoşumsun. Ayrıca az önce ki gülüşünü unutmadım değil. Tam böyle ısırmalık." Düşündüm. Ben ısırmamak için neyi bekliyordum? Bu fırsat ne zaman ayağıma gelirdi?

Emliyet kemerimi çözdüğümde, bacağımın tekini kaldırıp onun tarafına attım. Diğer bacağımı da koltuktan kendime çektiğimde, tamamen kucağında oturmuştum.

Göz göze geldiğimizde göz irisleri hafif irileşmişti. Bunu beklemiyor olmalıydı. Ben Haziran Loral'im. Benden her şey beklenirdi.

"Arabayı sürebilir misin?"

Dudak ÇizgisiWhere stories live. Discover now