50.Bölüm

1.8K 129 7
                                    


ATEŞ'TEN

Ameliyathanenin önünde yarı çıplak bir şekilde, elimde Eylül'ün kanı bulaşan gömleğim ile oturuyordum. Bunu her kim yaptıysa bulup, cezasını en ağır şekilde ödetecektim. Benim karım orada, içeride canıyla cebelleşirken böyle elim kolum bağlı oturmak beni mahvediyordu.

"Abi"

Merve'nin sesi ile ona doğru baktım. Gözlerini kocaman açmış bana doğru geliyordu. Onu görünce ayağa kalktım.

"Abi ne oldu? Bu halin ne? Eylül nerede? O iyi mi?"

"Geç şöyle sakin ol. Eylül şuan ameliyatta. Selim içeride merak etme."

"Ya abi ne oldu? Anlatsana"

Elimi saçlarıma daldırdım

"Bilmiyorum. Biz yemek yemiştik. Sonra arabaya binecektik, silahlı saldırıya uğradık. Eylül... Eylül vuruldu. Anlamdım, ben... Ben onu koruyamadım."

Anlattıkça kötü oldum. Yüreğim sıkıştı. Ben kadını mı, sevdiğimi koruyamamıştım. Ya ona bir şey olursa. Ya onu kaybedersem. Düşüncesi bile beni çıldırtmaya yetiyordu.

Merve halimden anlamış olacak ki, elleriyle yüzümü kavradı

"Tamam. Abi bana bak... Bana bak. Sakin ol tamam mı? Eylül iyi olacak. Ona bir şey olmayacak." Deyip, vücuduma dokundu

"Buz gibisin. Bu havada böyle beklenir mi burada?"

Elimde ki gömleğe takıldı gözlerim. Eylül'ün kanına bulanan gömleğim. Kırmızı ne çok yakışıyordu ona. Ama şimdi kırmızının en kötü tonuydu gördüğüm. Nefret ettiğim bir renk oldu birden.

"Yarasına basması için, kanı durdursun diye çıkarmıştım."

"Olmaz böyle hasta olursun. Birine söyleyelim de sana kıyafet getirsinler." Dedi.

Merve yanımdan uzaklaşıp giderken, ben ameliyathanenin kapısına döndüm tekrar. İçim yanıyordu benim. Yüreğim alev almıştı. Dayan güzelim. Ben buradayım seni bekliyorum...

***

Merve ile beraber beklerken, Yekta da yanımıza gelmişti. Üzerime giymem için kıyafet te getirmişti. Bir süre sonra Selim göründe ameliyathanenin kapısında.

"Selim. Eylül nasıl? O iyi mi?" dedim.

Gülümseyerek başını salladı.

"iyi iyi merak etmeyin. Kurşun karın boşluğuna gelmiş. Korkulacak bir durum yok." Dedi.

Koca bir oh çektikten sonra Merve ile sarıldık.

"şükürler olsun abi. Gördün mü bak, ben sana demedim mi iyi olacak diye"

"Dedin kardeşim dedin" deyip, kafasından öptüm.

"ne zaman görebiliriz?" diye Selim'e dönüp sordum.

"Birazdan odaya alacağız abi. O zaman görebilir siniz." Dedi.

Merve ye dönüp,

"Merve sen bizi biraz yalnız bıraksana" dedim.

Kafasını sallayıp yanımızdan gittiğinde, Yekta ve Selim ile baş başa kaldık.

"Abi Merve'nin yanında soramadım ama kim buna cesaret ede bilir?"

"Bilmiyorum Yekta. Ama her kimse bunun bedelini en ağır şekilde ödeyecek. Selim sen burada kal. Buranın güvenliğini sağla. Bu katı tamamen bizim adamlar ile doldur. Kuş uçmasın. Yekta sende şu restoranın ve çevrenin kamera kayıtlarını hallet. Görelim bakalım kimmiş bu canına susayan orospu çocuğu."

Dedim ya, Eylül'düKde žijí příběhy. Začni objevovat