~16.Bölüm:Hediye~

285 42 99
                                    

Keyifli okumalar.

Yazardan:

Eiko elindeki beyaz gülle evine gelince kendini tatlı bir telaşın içinde bulmuştu. Uzun zamandır evine çiçek girmemişti ve evinde bu elindeki gülü yaşatmak için bir vazo olup olmadığını bile bilmiyordu. Tek bildiği şey elindeki gülü olduğu kadar uzun yaşatmak istemesiydi. Bu isteğinin nedenini anlamamıştı ama bu gülün de yapraklarının kurumasını izlemek istemiyordu.

Uzun arayışının sonunda küçük bir vazo bulmayı başardı Eiko. Hemen vazoya gereken derecede ve yeteri kadar su ile doldurup gülü içine yerleştirmişti. Vazoyu da en uygun yere yerleştirince Eiko'nun tatlı telaşı sona ermişti. Annesinin çiçek sevgisi sayesinde çiçeklere nasıl bakım yapılacağını az çok biliyordu. Bu bilgisinin de gülü canlı tutmak için yeterli olacağına inanıyordu Eiko.

Bir süre çiçeğe baktıktan sonra saatin geç olduğunu fark etti Eiko. Normalden erken yatmalıydı. Çünkü Watabane'nin bu sabah yaptığı konuşmadan sonra onu değerlendirmek için göreve göndereceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenden ötürü hemen odasına gitmiş ve üzerini değiştirip uykuya dalmıştı.

.
.
.

Sabah her şey Eiko'nun tahmin ettiği gibi gerçekleşmişti. Watabane onu yanına çağırmış ve Yokohama'nın güneyinde bulunan silah temin ettikleri depoya uğramasını ve oraları kontrol etmesini istemişti.

Eiko bunun normal bir istek olmadığını biliyordu. Eğer sadece kontrol etmesi gerekseydi oraya normal bir çalışan gönderirdi Watabane. Mafyasının bir yöneticisini değil. Bu düşüncelerine rağmen itiraz etmemişti Eiko. Ne olursa olsun karşısına çıkan her tür zorlukla başa çıkabileceğine inanıyordu.

Eiko yola çıkmadan önce gerekli önlemleri almayı da unutmamıştı. Olası bir savaşta rahat savaşmak için saçlarını at kuyruğu yapmış, yüzünü yarı yerine kapatan şapkası olan pelerinini giymiş, siyah eldivenlerini takmış ve son olarak yanına birkaç kunai almıştı. Bütün hazırlıkları son bulunca ise vakit kaybetmeden Yokohama'nın güneyine doğru yol almıştı.

Uzun sayılmayacak bir süre sonunda Eiko silah deposuna varmıştı. Deponun dışına bir göz gezdirdiğinde kimseyi görememişti. Eiko burada bir şey bulamayınca bir de içeriyi kontrol etmeye karar vererek depoya girdi. Deponun içi karanlıktı. İçeriyi tek aydınlatan ışık depo kapısının üstünde bulunan fazla büyük olmayan pencereydi. Bunun dışında depo biraz tozlu ve dağınıktı. Silahların bulunduğu demir kutular kapının karşısındaki duvara yığılmıştı. Eiko dikkatli bir şekilde içeriyi de inceleyince burada da bir şey bulamayacağını anlamıştı.

Etraftaki bu sakinlik Eiko'yu şüpheye sokmuştu. Elbette bir kargaşa ile karşılaşmayı beklemiyordu ama bu sakinlik de fazlaydı. Sanki bu sakinlik fırtına öncesi sessizlikti.

Eiko kutuların içindeki silahları kontrol etmek için karşısındaki kutu yığınına yaklaştı. Yığının tam önünde durdu, bir kutunun kapağını açacaktıki arkasından gelen patlama ile gözleri küçüldü. Hemen arkasını dönüp savunma pozisyonunu aldı.

Etraftaki tozlar patlama ile kalkmıştı ve Eiko'nun hem görüş açısını daraltmış hem de gözüne toz kaçmasına neden olmuştu. Ancak Eiko bu olumsuz koşullara rağmen sadece buna neden olan kişiyi görmeye odaklanmıştı. Sonunda ise tozlar dağılmış ve patlamaya sebep olan kişiyi görmüştü.

Liman Mafyasından Motojiro Kajii.

Eiko bu adamı Liman Madyası'nın bazı üyeleri gibi iyi araştırmıştı. Öyleki yıpranmış beyaz laboratuvar önlüğü ve değişik mor renkli gözlüğü Motojiro'yu tanıması için yetmişti.

【İ𝖓𝖐𝖎𝖘𝖆𝖗】 𝑪𝒉𝒖𝒖𝒚𝒂 𝒙 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓Where stories live. Discover now