Neredesin

1.6K 206 505
                                    


:)

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Dudaklara mühürler vuruldu. Sessizlik sardı her yeri ama bu sessizliği yırtan tek bir ses vardı. O da küçük bedenin duran kalbiyle bas bas bağıran makineydi.

Helen gözlerine inanamıyormuşçasına makineye bakarken içini saran kasvet zorlukla bir nefes almasına izin verdi sadece. Sonra gözleri düz çizgiyi es geçip suratı bembeyaz olmuş kıza baktı.
Çok gençti... Ve bu pis dünyaları için fazla temizdi.

Göğüsüne bir karabasan oturmuş gibiydi. Ne rahatça nefes alabiliyordu ne de gözlerini Leyladan alabiliyordu. Arkasından yas bile tutacak kimsesi olmayan bu kız için yas tutma görevini o an üstlendi. Çünkü bunu Güney Köse üstlenecek kadar vicdan sahibi değildi.

Gözlerini kapadı ve kulakları sağır eden o stabil sesin bir yanılsama olmasını diledi ama makineden gelen ses aynıydı.

"KAHRETSİN!"

Elindeki neşter kızın soğuk bedenine temas etmeden hızla yere fırlatıldı.

Sinirden deliye dönen adamın gür sesi ameliyathanedeki herkesi ürküttü. Gözleri kapalı Helen sıçramayla gözlerini aralamış karşısındaki adamla göz göze gelmişti.

O kadar sinirli görünüyordu ki gözlerinden korkup bakışlarını kaçırdı. Öfkesinin tek nedeni zedelenecek olan itibariydi. Onun ayağına çelme takmak için pusuda bekleyenler işte şimdi ayaklarını uzatacaklardı ve Köse sendeleyecek sırtı yere değdiği an ise işini bitireceklerdi.

Hırsla başındaki boneyi çıkardığı gibi avucunda sıkarak ameliyathanenin kapısına doğru adımladı. Gözleri duvardaki koca saati bulduğunda "ölüm saati on bir yirmi." dediği gibi otomatik kapı açılmış kendini dışarı atmıştı.

Yere sert vuran ayakları yeri titreten cinstendi. Öylesine öfke dolu öylesine sarsıcı... Asıl sarsılan kendisiydi ama bunu kabul etmemek için sonuna kadar direniyordu.

İçindeki şu nefesini kesen duygular her geçen saniye öfkesine öfke katıyordu. Bu ne lan böyle?

Elinde son güç sıktığı boneyi yanından geçtiği çöpe attığı gibi suratındaki maskeyi çıkarıp az önce boneyi attığı çöpe yolladı ve lavabonun kapısını tuttuğu gibi bir hışımla açarak içeri girdi.

İçeride ellerini yıkayan bir kaç kişi Köseyi gördükleri gibi duruşlarına çeki düzen verdiler. Başlarına ne geleceğini iyi biliyorlardı yoksa.

Saygıyla başlarını eğdiklerinde "Çıkın lan dışarı!" emriyle herkes acelece lavabo kapısına yöneldi.

Sinirden boynundaki damarları çıkmış olan adamın sinirine kurban gitmek, isteyecekleri son şey bile değildi.

YADE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin