5. Bölüm: Kalbim

147 99 10
                                    

Zaman herkes için görecelidir kesinlikle. Bazen hemen geçsin isteriz bazense asla geçmesin. Benim asla geçmesin dediğim zaman hiç olmamıştı. Ta ki onunla tanışana kadar.

Kıpkırmızı güneş bir yana simsiyah bulutlar bir yana. Hava benim gibi dengesizdi bugün. Tanıdık bir koku geliyordu. Yanımdan geçen kızın kokusu beni çocukluğuma götürmüştü. Annem ile beraber çeşit çeşit kıyafet arayıp abur cubur için yalvardığım o günler... İlk defa çocukluğumu düşünürken bu kadar üzgün hissettim. Bir yandan da mutluluk... Ölüm beni mutlu edebilir miydi?

Bazen bazı insanlar ile tanıştığında o kişinin hayatın olduğunu anlarsın. Sanki yıllardır tanıyor gibisindir. Onunla ilk karşılaştığındaki uyum her şeydir. Ben de ona karşı aynı hissettim. Sanırım yıllar geçse de onunla hangi gün ve saatte ve tanıştığımı unutamam.

Pazartesi günü saat 15.25 civarında gördüm onu ilk kez. Kalbim sanki onu yıllardır tanıyordu. İlk defa bu kadar hızlı atıyordu. Marketten süt alıp hızlıca çıktı. Yüzüne bakmamıştım bile. Tam olarak görememiştim yüzünü ama yine de aklımda kalmıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla kendime çok benzetmiştim. Nasıl bana bu kadar benzeyebilirdi? Sanırım ikizim olsa bu kadar benzemezdi.

Onu bir daha göreceğimi düşünmüyordum. Ta ki bir sabah kendimi yine çok kötü hissettiğim bir günde karşıma çıkana kadar. Bu kez o da beni gördü. Utanmadım desem yalan olur gerçekten çok utanmıştım. Görmemiş gibi yapmak istedim ama çaktırmaktan da korktum. Birkaç saniye bakıştıktan sonra önüme döndüm. Marketten direkt çıktım. Sanki arkamdan atlı kovalıyordu. Evdeki eksikleri almak için gittiğim marketten elim boş dönmüştüm. Şu an bile aklıma gelince ne kadar aptal olduğumu düşünüp gülüyorum. O günden sonra onu uzun bir süre göremedim. Yüzünü yavaş yavaş unutmaya başlamıştım.

Evde geçirdiğim her gün benim için cehennemdi. Günden güne daha da kötü hissediyordum. Kalbim sıkışıyor, endişelerim büyüyor, kendime olan inancım git gide azalıyordu. Aklıma çokça intihar düşüncesi geliyordu. Engel olamıyordum. Kafayı yemek üzereydim. Ani bir karar ile randevu alarak hastaneye gitmeye karar verdim. Açıkçası doktorun ne diyeceğini çok merak ediyordum. Durumumun daha kötüleştiği aşikârdı. Randevu sırası gelene kadar annemle hastalar için ayrılan koltuklar da oturduk. Sıra bana geldiğinde ilacımı alıp içeriye geçtim. Hızlıca söyleyip eve gitmek istiyordum. Yine bir doktorun saçma sapan konuşmalarını dinlemek istemiyordum. Neyse ki doktor bey anlayışlı bir insan çıktı. Terapi almamın daha iyi olacağını söyledi. Başımla onayladım fakat terapiye gidecek kadar param yoktu. Pekala dedim bakacağım.

Odadan çıkarken doktor yeniden hatırlattı. Haplarını sakın aksatma. Günde iki defa almayı unutma. Tamam teşekkürler diyerek odadan çıktım. İçimden vay be iyi doktorlar da varmış dedim. Annemin yanına giderken bir anda onu gördüm. Onkoloji bölümündeydi ve ayakta sırasını bekliyordu. Kalbimin sesi neredeyse bütün hastaneye duyulacaktı. Onun burada ne işi vardı ki? Acaba hasta mıydı? Yoksa kötü bir şey mi olmuştu? Beni görünce gülümsedi. Bu gülümseyiş sanki yıllardır tanıdığım sıcaklıkta olan bir gülüştü. Bir anlık cesaretle yanına gittim ve sordum.

-Merhaba? Acaba bir sıkıntınız mı var?

Yanakları kızarık bir şekilde cevap verdi.
-Merhaba. Maalesef son günlerde pek iyi değilim.

-Acaba özel değilse ne olduğunu sorabilir miyim?

-Sanırım kanserim yine nüksetti.
Şok olmuştum. Hiç tanımadığım birine bu kadar üzüleceğim aklıma gelmezdi. Yüzüne baktığında ne kadar yorgun olduğu görülüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim.
-İnanamıyorum. Gerçekten çok üzüldüm. Çok geçmiş olsun. Tanrı şifa versin. Umarım en kısa zamanda iyi olursunuz.

-Teşekkür ederim iyi niyetli düşünceniz için. Görüşmek üzere.

-Görüşmek üzere.

Sırasının geldiğini fark edip hemencecik içeri girdi. Ne olduğunu çok merak etmiştim. Sorarsam çok abest kaçacağından korktum. Sonuçta daha adını bile bilmiyordum. Üstelik annem beni bekliyordu ona ne diyecektim? Tanrı'nın bizi birçok defa buluşturacağından habersizdim. Son görüşmemiz olacağını düşünmüştüm. Ta ki onu uçurumun kenarında görene kadar...

ZEMHERİWhere stories live. Discover now