3.3

29 16 0
                                    

Ay merhabaa <3

Yıldızları parlatıp bol bol yorum yapmayı unutmayın aşklarım
*

Herhangi bir öğretmenin görmesini umursamadan kablolu kulaklığımı takıp her zamanki açtığım şarkılardan birini açtım ve bahçeye indim. Zil yeni çaldığı için öğrenciler teker teker sınıflara geçiyordu, ben ise derse girmeyecektim. Okulun kapanmasına iki aydan az kaldığı için yok yazılma konusunda biraz rahat davranıyordum. Henüz 3 gün tek yok yazılmıştım zaten.

Kimsenin olmamasını umarak okulun arka bahçesine doğru ilerledim. Okulda en sık uğradığım yer burasıydı. Sessiz, sakin ve gereksiz insanların olmadığı tek yerdi. Arka bahçedeki tek banka, duvara yakın ağaçlarla kaplı yere, ilerledim ve elimle toz olan yeri temizledikten sonra oturdum. Kulağımda hafif hafif çalan müzik bir kaç gündür patlamaya hazır bir bomba gibi dolaşan bedenimi hafifletirken rahatladığımı hissediyordum.

Yorulmuştum.

Nefes almaya üşenecek kadar yorulmuştum hatta. Hak etmiş miydim? Orası muammaydı. Kendimi hala çoğu şeyde suçlu hissediyordum. Eğer biraz olsun kendimi sıkıp mesaj atmasaydım bunlar olmayacktı.

Hoş, neden sık sık mesaj attığımı da bilmiyordum. Bilsem bile kabullenmek istemiyordum.

Daha fazla bu konuda düşünmemek için kulaklığımda çalan şarkıyı değiştirip hareketli bir şarkı açtım. Bir kaç dakika şarkıya ayak uydurup boş boş etrafımı izledim fakat canım sıkılmaya başlamıştı.

Eğer Büşra yanımda olsaydı sürekli konuşurdu ve ben de sıkılmazdım.

Derin bir iç çekip yerimden kalktım. Bayık adımlarla geldiğim yolu geri dönüp okulun ön bahçesine çıktım. Dersi beden olan ve derstten kaçan öğrenciler vardı; kimi sahada oyun oynuyor, kimisi de gruplar şeklinde oturmuş konuşuyordu. 

Sahanın köşesindeki ağaçların altına gözüm kaydığında Büşrayı görmüştüm. Direkt olarak bana bakıyor olmasıyla irkilmiştim. Zaten yeterince yavaş olan adımlarımı durdurup bende o tarafa odaklandım. Yeni arkadaşlarıyla birlikte onlara bakmamı umursamadan dik dik bana bakıyordu.

Üstümdeki bakışlara daha fazla katlanamadan bulunduğum yerden ayrılıp onlardan en uzak, beni göremeyecekleri bir yere doğru ilerledim. Neden böyle olmuştuk? Çok mu kırmıştım kalbini de bana düşman olmuştu? Bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum.

"Ow, okulun güzel kızı tek başına kalmış. Arkadaşlık ister misin?"

Yan tarafımdan gelen yavşak sesle hafif bir şekilde o tarafa dönmüş, kim olduğunu öğrendiğimde tekrar önüme dönmüştüm.

Sefkan, Edenin grubundaki baş şerefsiz.

"Uğraşamam seninle, çık git."

"Neden öyle söylüyorsun şimdi? Benim Erenden neyim eksik?"

Sabır, çokça sabır Allah'ım.

"Hepiniz aynı bokun lacivertisiniz."

"Ben sanki daha yakışıkl-"

"Siktir git Allah aşkına. Tüm sinirimi senden çıkaracağım şimdi."

"Ben okeyim valla."

Sabır.

"Ne oluyor?" Hah, bende diyordum Eren biti nerede kaldı.

"Sana ne Eren?"

"Haklı, sana ne Eren? Konuşuyorduk, seni ilgilendirmez.

"Soruyorsam beni ilgilendiriyor demek ki Sefkan. Şimdi bizi daha fazla rahatsız etmeden git buradan."

Erenin son söyledikleri ile kaşlarım benden bağımsız bir şekilde kalkmıştı. Sonradan gelen O'ydu? Sefkan önce bana bir bakış atmış, bir şey demeyeceğimi anlayınca Erene ters bir bakış atıp yanımızdan ayrılmıştı. Sefkandansa Erenin yanımda olmasını tercih ederdim.

"Göt suratlı."

Ettiği hakaretle yüzümü istemsiz bir şekilde buruşturdum.

"Ne? Sende daha absürt hakaretler var bir kere. Göt lalesini ne ara unuttun?"

Bir şey demeden önüme döndüm. Konuşasım dahi gelmiyordu.

"Feyza." Omzumda hafif bir darbe hissettim.

"Feyza " Bir tane daha.

"Kız Feyzoş baksana." Ve bir tane daha.

"Önemli bir şey söyleyeceğim."

Benimde imtihanım buydu işte.

"Ne var?"

"Özür dilerim." Gözlerimi devirdim.

"Aynen Eren, tamam."

"Ciddiyim. Seni nasıl ikna ederim bilmiyorum ama gerçekten özür dilerim Feyza. Kalbini kıran her olay için, yaptığım her şerefsizlik için özür dilerim. Seni böyle mutsuz görünce kalbime bir ağrı giriyor, nefes ala-"

Daha fazla konuşmasına izin vermeyip ayağıya kalktım. Bu bahanelere karnım toktu. Kendi vicdanını rahatlatmak için söylüyordu. Belki de bu sözlerinin ardından yine o harika (!) arkadaş grubuyla alay edecekti benimle.

"Lütfen dinle beni." Sarf ettiği sözlerle eş zamanla kolumdan çekiştirmesiyle durmak zorunda kalmıştım.

"Daha fazla yalan dinlemeyeceğim."

"Yemin ederim yalan değil, inansan bir kez bana? Böyle yaptıkça sanki her şeyi ben yapmışım gibi geliyor."

"Öyle çünkü Eren." Sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı.

Yetmişti artık.

"Öyle zaten. Yaşadığım her şey senin yüzünden. Tutarsız davranışın ve uçkuruna düşkünlüğün yüzünden arkadaşım bana düşman oldu. Asla yapmadığım bir şeyi yapmış gibi duruyorum bu okulda. Ağzıma dahi alamayacağım şeyleri yapmışım gibi iftira atıldı. Neden?"

Sesim konuştukça daha yüksek çıkıyordu. Hoş, artık ses seviyemi ayarlayacak kadar da sakin kalamıyordum.

"Neden? Sana soruyorum, söylesene! Neden? Hepsi senin yüzünden!"

Etrafımızdaki insanların sesten dolayı bize baktığını hissediyordum. Benimse tek odak noktam kafasını eğmiş, yüzüme dahi bakamayan Erendi.

"Tüm bunlar senin suçunken utanmadan gelip özür diliyorsun. Dileme, muhattap bile olma benle. Ya rahat bırak da yüzünü görmeyeyim artık."

Daha fazla bir şey demesine izin vermeden arkamı döndüm. Gerçekten, tüm okul şuan bize bakıyordu! Ve buna öğretmenler de dahildi.

Kafamı eğip hızlı adımlarla okulun çıkışına doğru ilerledim. Ne biriyle göz göze gelecek gücüm vardı şuan, ne de birine hesap verecek gücüm.

Sadece ağlamak istiyordum.
Ve yapacaktım da.

göt lalesi ⤿ textingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt