3.9

28 15 0
                                    

Ay ay merhabaa <3

Ben böyle arada gelip gelip kayboluyorum ama isteyerek olmuyor valla🫠

Sınav öğrencisiyim maalesef ve sınava az kaldı... Mağdurum da mağdurum diye zırlayasım geliyor.

Neyse ben sizi tutmayayım buyrun bölüme <3 (oy ve yorumları unutmayın şekerlerim🍭)
*

Elimdeki çikolata ambalajını buruşturup pantolonumun arka cebine yerleştirdim. Unutmazsam çöp bulunca atacaktım.

"Bugün ne yapacaksın?"

Vardığımız okulun kapısından geçip kendimizi okul bahçesine attık.

"Bilmiyorum büyük ihtimalle kütüphaneye gidip ders çalışırım, okulda çalışılmıyor." dedim Murat'a. Yolda gelirken karşılaşmıştık.

"Sakin ol şampiyon."dedi gülerek "Daha on ikinci sınıf olmadık bile, ne bu çalışma azmi?"

Omzumu silktim.

"Okulda yapacak bir şey yok zaten. Sıkılmayayım diye çalışıyorum, meraklısı değilim yani."

"Anladım." Daha fazla bir şey konuşmamıştık.

Okul binasının içine girdiğimizde ikimizin de adımları medivenlere doğru ilerlemişti.

"Ben de geleyim mi senle?" demişti bir üst kata daha çıkarken. 11. Sınıflar 3. Kattaydı.

"Sen bilirsin, gelmek istiyorsan..."

"Olur geliyorum o zaman. Ne zaman geçeceksin kütüphaneye?"

"İlk iki ders matematik." dedim dudak bükerek. Asla aram iyi olmuyordu matematikle. "Derse girmem gerekiyor yani. Ondan sonra gideceğim."

"Peki."

Daha fazla bir şey konuşmamış hâli hazırda girdiğimiz sınıfta sıralarımıza oturmuştuk. Sınıfın gözleri dünkü gibi üstümde toplanırken umursamamaya çalışarak kitaplarımı önüme çektim.
**

"Ders bitti çocuklar, serbestsiniz."

Hocanın konuşması ile önümdeki testin kapağını kapattım ve kollarımı geriye doğru açarak esnedim. Yarım saat dahi olsa, odak bozmadan matematik çalışmak benim için olağanüstüydü.

Zihnimin az da olsa açıldığını hissettiğimde yarım saatte dağıttığım masamı beş dakika da toplamaya çalıştım. Biraz fazla dağınık çalışıyordum. Ve sanırım bundan dolayı sınıfta tek oturuyordum. Yani umarım öyledir.

"Gidiyoruz değil mi?" Başımın üstünden gelen Muratın sesiyle onu kafamı sallayarak onayladım ve kalan son bir kaç eşyayı da çantama tıkıştırdım.

"Hazırım ben, zil çaldığı gibi çıkarız."

"Peki, kaysana." dediğini yapıp kaydım ve ona yer açtım. Beklemeden oturmuş ve yüzünü bana dönmüştü.

"Ee," dedi bana doğru hafif yaklaşarak. Sesini kısmıştı. "Erenle aran nasıl?" Söylediği şey kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Neden? O da nereden çıktı?." ben de onun gibi sessiz bir şekilde konuşmuştum.

"Dün onu affettiğini söylemiştin ya... Yani, gerçekten affettin mi?"

Soluğum kesilir gibi olduğunda derin bir nefes almaya çalıştım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. "Yani..."

Zil sesini duyduğumda ferahlayıp hafif geri çekildim. Bu rahatlamamı Muratın görmemesi için dua etmiştim. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum ve zil benim kurtarıcım olmuştu.

göt lalesi ⤿ textingWhere stories live. Discover now