~KIRIK KALP~

76 35 0
                                    

"Ne kadarda benziyordu merte sanki karşımdaki oydu"
~Mine keskin~

"Senin hiç kalbin kırıldı mı? benim kırılmadı... Ufandı!"

~Kırık kalp~

"Başım çok ağrıyor neredeyim ben burası da neresi böyle"

-"Ninjaların ormanındasın!"

Kapıdan aniden beliren merte benzeyen ninjaya bakakaldım
-"gitmek istiyorum neden buradayım" 

-"Hatırlamıyor musunuz"

hayır anlamında başımı iki tarafa saladım

Hızla ayağı kalktım kapıya doğru ilerlerken birden yerimde duraksadım bir tuhaflık vardı başım çok acıyordu sanırım düşücektim başım dönüyordu

Yere düşerken ninjanın kollarında buldum kendimi başımı kaldırdığımda göz göze gelmiştim gözleri kalp atışı mı hızlandırıyordu odayı saran güneş ışığı gözlerine vuruyordu birden kendimi çektim çünkü bu mümkün değildi ben mertten başkasını sevemezsim
Bana çok keskin bakıyordu kendimi geri çektim hızlı adımlarla arkama dahi bakmadan yürümeye başladım kalp atışım normale dönerken 
"Dur!" diye ses yükseldi
Arkamı dönüp baktığımda o ninjaydı
-"Biraz konuşabilir miyiz çok uzun sürmez"
Diye sesli bir şekilde söyledi
Bir yandan ninjaya bakıp bir yandanda bana ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum dün ne olmuştu?
Başka birilerinde olduğuna emindim
Yavaş bir şekilde arkamı döndüm bana çok keskin bir şekilde bakıyordu yavaş adımlarla nijaya ilerledim kimdi bu ninja?neyin nesiydi? Parmağını gözümün önünde şıklattı
"Hey şirin kız sana diyorum!"
-Arkadaşların geldi arkana bak
Arkamı dönüp baktığımda karşımda nisa ve cemreyi görünce mutluluktan nisaya sarıldım burayı nerden biliyorlardı ki?
"Kanka sen malmısın ormanda ne işin var"
-siz nereden biliyorsunuz burada olduğu mu?
Nisa buz kesmişti bana şaşırmış gözlerle bakıyordu ortaya ölüm sessizliği kapladı
Arkamı döndüm ninja elini cebine sokmuş öyle bizi izliyordu bakışlarım nisayla cemredeydi başından beri birşey saklıyorlardı bu sessizlik oyununa daha fazla katlanamazdım soğuktan üşüyen ellimi cebime soktum kaşlarımı çatarak
-Hadi içeri !diye sert bir şekilde söyledim, ninja odaya girdi bizde sandalyeleri önümüze çektik tam konuşucak iken ninja elinde tepsi getirirken bakışlarımız kaydı bize yaklaşıp üç kupa bardağında sıcak çikolatayı uzattı elimi uzattım sıcak çikolatayı çok seviyordum ninja bana baktığını hissettim bakışlarımı çevirdim ninjanın hızla kafasını çevirdiğini fark ettim küçük parmağım ile sıcak çikolataya dokundum sonra elim yanıp geri çektim ninja oturduğu yerden kalktı şaşırmış gözlerle bana ve sıcak çikolatama bakıyordu "iyimisin" dediğimde gözlerinin dolduğunu fark ettim tekrar "iyi misin" dedim bakışlarımız kesiştiği anda konuşmaya başladı "benim sevdiğim kız vardı oda sıcak çikolatayı çok severdi içmeden önce serçe parmağı ile çok sıcak mi diye kontrol eder sonra içerdi..." ninjanın dedikleri beni çok şaşırtmıştı nasıl olabilirdi bu tesadüf olamazdı dolmuş gözlerini silerken sessizliği bozarak"sevdiğin kız nerede" ninja başinı kaldırıp nisaya bakışlarını çevirdi bende nisaya bakıyordum ortam dahada tuhaflaşmıştı ne yapıcaktım içimde bir duygu vardı isim veremiyordum bu duyguya bakışlarını bana çevirdi "benim sevdiğim kız ailesiyle yaşıyor bir süredir konuşmuyoruz" nisa araya girerek "of tamam ya bu kadar üzüntü yeter mine kalk gidelim eve" nisaya kaşlarımı çatarak sus işareti yaptım "şeyy ninja senin ismin nedir ben hep ninja diyip duruyorum size" bunu derken dudaklarımı soyuyordum çok utanmıştım ninja gülümsemedi maskenin altında bile belli oluyordu gözlerinin kısmasından anlamıştım kısık sesle"Ateş!" dediğinde şaşırmıştım nasıl yaa diye kendi kendimi yiyip bitiriyordum fazla dayanamayıp yerimden kalktım teşekkür edip kapıya doğru ilerledim nisayla cemrenin suratı bembeyazdı benden bir şey sakladıkları kesindi havanın karardığını fark ettim o kadar çok mu oturmuştuk ormanda yürürken başımı kaldırdım göc halinde uçan kuşlar çok ses yapıyordu önüme baktığımda düşünceler ve soru işaretleri kafamda bir bir yer alıyordu evin kapısına geldiğimizde Aralık olan kapıyı görünce panikledim kendime kızıyordum "of tam bir gerizekalıyım bu kapıyi nasıl açik birakırım ki" buna karşılık nisa cevap verdi "evet öylesin zaten"
-sen ne demeye çalışıyorsun
-senin ormanda ne işin vardı
-aaa öyle mi peki senin ne işin vardı her defasında cemre kayboluyordu bu çocuk neden bana merti hatırlatıyordu sen ateşi daha önce tanışıyor muydun ateşin sana attığı bakış neyin nesiydi şimdi konuş
Nisa kaşlarını çatarak"sana Bir şey açıklamak zorunda değilim"
Dediğinde öfkelenmiştim
-demek öyle oldu şimdi hee
Nisa başını salladı bakışlarım cemreye kaydı gözleri dolmuştu ayın ışığı gözlerine vuruyordu masmavi gözleri parlıyordu
-peki sen cemre...sen neden konuşmuyorsun bu bir oyun mu
Cemre hızlı ve sesli konuşarak "evet...bu bir oyun tamam mı ben daha fazla katlanamicam ben gidiyorum" cemre hırsla yanımızdan kayboldu nisada bana bakıyordu sonra titrek sesi ile konuşmaya başladı "anlıyorum...seni çok iyi anlıyorum ama zamana ihtiyacımız var konuşmak için lütfen mine beni anla sen ve cemre benim en iyi dostumsunuz" nisanın dedikleri kalbimi sızlatmıştı tüğlerimin diken diken oluduğunu fark etmiştim ama öfkem geçmiyordu nisaya bakışlarımı çevirdim başımı salladım nisa istemsizce gülümsedi bana yaklaştı sımsıkı sarıldı basımın tepesini öptü "ben seni yanlız birakayım" bende tamam dedim ve kendimi hemen geri çektim aralık olan kapıyı açtım nisayla bir süre bakıştıktan sonra içeri girdim yavaş bir şekilde kapıyı örttüm odama doğru ilerledim üzerimdeki montu çıkartıp dolabımın önüne attım sırt üstü kendimi yatağa biraktım çok yorgundum benim eskisi gibi olmam için bu karanlık maskelerin arkasındaki yüzleri bilmem lazımdı içinden of çektim aklıma deniz kenarında sesli sesli söylediğim şiir gelmişti neydi o şiir tam olarak yatağımdan fırladım masamda en yakınımda duran defterim kalemimle yazmaya başladım ismi neydi diye düşünüyordum sonra "bir ses geldi sanki" diye dilimden döküldü yazmaya başladım çokta güzeldi şiir ihtiyacım olan şeylerdi mutluluk,huzur,ve özşefkat tabiki kendimide sevmeliydim ama bunlar karadelik içinde yok oldu başımı sömineye çevirdim çok soğuktu biraz daha durursam düşünceden değil soğuktan ölücektim yavaş adımlarla beş adet odunu düzgün bir şekilde yerleştirdim kipriti yakıp hızla odunların üzerine attım sömine başında öylece durup ateşi işliyordum ateş derken ateş aklıma gelmişti o kız ben olabilir miydim ateş mert olabilir miydi kimdi bu ateş yavaş bir şekilde ayağı kalktım telefonuma uzandım gelen mesajlara bildirimlere bakmak istemiyordum çünkü çok üzgündüm Bluetooth kulaklığımı nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyordum sonrasında yastığımın altında koyduğu mu hatırlayıp yavaş adımlarımla kulaklığımı aldım müzik playdan "aslında şarkısına tıkladım" beni her defasında ağlatan tek şarkıydı şarkının sözcükleri beni anlatıyordu sanki
                                                                    

Aslında çok doldum
Karşında bu gece zor durdum
İhanetini doldurdum
Kadehime tüm gece sarhoştum

Olacakları bilseydim
Dün gece yanına gelmezdim
Sordum sana bu düzelmez mi
Aşk bize bir şans vermez mi

Dizlerimde dermen hiç yok

Yarıda bırakcak mecalim yok
Gözlerinde heycan hiç yok
Ve bunu yaşatacak hiç halim yok
   

"Aslındaaa... çokk...dolduumm" en sevdiğim cümlesiydi beni ağlatan tek cümle ağlamaktan uykum gelmişti yüzümde bir sıcaklık ve başım çok ağrıyordu başimı yastığa bıraktım içimden bir ses diyor ki kalbin Kırık değil ufalanmış toz gibi saçılmıştı diyor...

Arkadaşlar çok yanlışım var söz veriyorum düzentme yapıcam umarım beğenirsiniz yorumlarınız benim için çok ama çok değerli sizleri seviyorum canlarımmm🌻🥰
Buraya kadar okuduğun için teşekkürler 💖

AYÇİÇEĞİ GÜNEŞE BAKARWhere stories live. Discover now