XIII

264 41 20
                                    

Chan kalkıp odanın ışığını kapatıp yatağın altındaki led ışıkları açmıştı. Ben de komodin çekmecesinden bir kitap çıkarıp yatak başlığına yaslandım. Kitabı kucağıma koyup dizlerimi kendime çektim ve kaldığım sayfadan okumaya devam ettim.

‘Ne okuyorsun’

‘Bunu’

Chan yatağa oturup yanıma yanaştı ve kitaba baktı.

‘Sıkıcı’

‘Ne sıkıcı’

‘Kitap okumak’

‘Senin fikrin’

‘Öyle’

Ben sayfayı değiştirirken Chan elimi tutup değiştirmemi engellemişti.

‘Dur okuyordum’

‘Hani sıkıcıydı’

‘İlgimi çekti’

Aynı sayfayı açıp okurken onu izledim.

‘İyiymiş’

‘Evett’

‘Ne zamandır okuyorsun’

‘1 haftadır’

‘Yeni yani’

‘Evet’

Aniden şimşeğin çakması ile elektrikler gitmiş, oda zifiri karanlığa bürünmüştü.

‘Ne oluyor ya’

‘Bekle fener bulacağım’

Elimi komodine uzatıp telefonu aldım ve telefon fenerini açıp ona doğru tuttum.

‘Sağol’

Ayağa kalktığında gittiği yere doğru feneri çevirdim. Komodin çekmecesinden bir fener çıkarıp açtığında telefonun fenerini kapattım.

‘Sen burada bekle şartel attı sanırsam karşıdaki evde ışıklar yanıyor’

Fener ile birlikte aşağı kata inip şartellere bakmaya gitti. Bir süre sonra ledler geri açıldığında derin bir nefes verdim. Chan odaya gelip feneri yerine koydu.

‘Uyuyacağım ben’

‘Uyu’

‘İyi geceler’

‘Sana da’

Yorganın altına girip bana dönük bir şekilde gözlerini kapattı. Ben de bir süre sonra sıkılıp kitabı bıraktım.

Chan’a baktığımda uyuyakalmıştı. Yatağın altındaki ledleri kapatıp ben de yorganın içine girdim ve Chan’a arkam dönük bir şekilde gözlerimi kapattım. Chan’ın mırıltı seslerini dinleyerek uyumaya çalıştım. Tam dalacakken belime dolanan kollar ile gözlerimi açıp başımı yavaşça geriye çevirdim. Chan bana sarılıyordu. Yüzümde sıcak bir gülümseme belirmişti. Gittikçe kolları daha da sıkılaşıyor, beni kendine doğru çekiyordu. O an o kadar mutluydum ki içim içimi yiyordu. Uyuduğunu bilsem de yine de ona seslendim.

‘Chan’

‘Hmm’

‘Uyumuyor muydun’

Cevap vermemişti.

‘Uyuyormuş’

‘Yoo’

Derin ve uykulu sesiyle konuşuyordu.

‘Nasıl’

‘Uykum gelmedi’

Cevap veremeyip belime sarılı olan kollara baktım.

‘Rahatsız oluyorsan sarılmayayım’

‘Sıkıntı yok’

Kollarını iyice sıkılaştırıp elleriyle beni kilitlemişti.

‘Bana döner misin’

‘Hareket edebilirsem dönerim’

Sessiz şekilde kıkırdayıp ona dönmem için ellerini çektiğinde ona doğru dönüp yüzüne baktım. Gözleri kapalıydı.

Ona döndüğümde tekrar belime sarılıp beni kendine doğru çekmişti.

‘Çok güzel kokuyorsun’

‘Teşekkür ederim’

Burnunu boynuma sürtüp kokumu iyice içine çekmişti.

‘Şey soracağım’

‘Sor’

‘Benden önce sevgilin oldu mu’

‘Olmadı’

‘Neden’

‘Sevdiğim kişiler beni beğenmiyordu’

‘Nasıl ya’

‘Öyle’

‘Salaklar’

‘Neden ki’

‘Seni beğenmemeleri şaşırttı beni’

‘Sen beğeniyor musun’

Cevap vermedi. Yalnızca derin nefes alış veriş seslerini duyuyordum.

‘Anladım’

Gözlerimi kapattığımda bir şeyler söylemeye başladı.

‘Beğeniyorum, beğenmiyorum değil. Ama yalnızca üzülüyorum rızamız olmadan evlendik babam yüzünden, gençliğimizi yaşayamadık. Sen 20, ben 23 yaşındaydım. Belki sevdiğin biri vardı ancak araya ben girdim bu yüzden de benden haz etmiyorsun’

Bu sefer de ben cevap verememiştim.

‘Birbirimizi sevmiyor olsak bile sonuçta evliyiz ve birlikte yaşıyoruz, aynı yatağı paylaşıyoruz. Seni korumak, isteklerini yerine getirmek benim görevim’

‘Zorunlu değilsin ama’

‘Olmaz öyle şey’

‘Neden’

‘Öyle’

Kafamı sallayıp yavaşça ona doğru yaklaşıp alnımı göğsüne yasladım.

______

AYY NOLUYOOOO

jeongchanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt