Yavaşça ayaklanıp yatağı toparlamaya başladım. O sırada Chan da aşağıya indi.
Aşağıya inmek için kapıyı açacakken Chan tekrar odaya geldi.
‘Dışarıda yapalım kahvaltıyı’
‘Bahçede mi yani’
‘Hayıırrr kahvaltı salonuna gidelim’
‘Haa’
‘Hazırlan’
‘İyi bakalım’
Giyinme odasına geçip üzerime uygun bir şeyler seçip giyindim.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ben giyinip çıktıktan sonra Chan girdi. O çıkana kadar takı kutumdan 2-3 tane yüzük, 1 tane de kolye çıkarıp onları taktım. Çıktığında baştan aşağı süzdüm.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Botlarına bakınca tek kaşımı kaldırdım.
‘Zaten uzundun ne gerek vardı ki bu kadar yüksek topuğa’
‘Canım öyle istedii’
‘Güzel olmuş’
‘Teşekkür ederim’
‘Sen bana göre daha şıksın’
‘Yokk’
‘Neden’
‘Sen daha rahat ve sade giyinmişsin ben en çok öyle severim’
‘Sen de öyle giyinseydin o zaman’
‘Sende severim onu ben’
Göz kırpıp araba anahtarını, cüzdanını ve telefonunu aldıktan sonra aşağıya indi.
______
‘Geeldikk’
Çok hoş, güzel ve sessiz bir yere gelmiştik. Buraya randevusuz giriş serbest olduğu için bahçedeki masalardan birine geçtik.
‘Burası acayip güzel kahvaltı hazırlıyor’
‘Öyle mi’
‘Görürsün’
Garson gelince siparişlerimizi verip beklemeye başlamıştık. O sırada Chan bir fotoğrafımı çekmişti.
‘Ya neden gizlice çektin çok çirkin çıkmışımdır’
‘Sen öyle san’
‘Bakabilir miyim’
‘Bakamazsın’
‘Neden’
‘Sonra görürsünnn’
‘İyi peki’
Yemekler geldiği gibi Chan yemeye başlamıştı. Ben de kollarımı çok az sıvayıp yavaş yavaş başladım.
Yemekleri bitirdikten sonra kalkıp arabaya ilerledim. Chan da içeriye girip hesabı ödedikten sonra geldi.
Arabayı çalıştırıp eve doğru ilerledi. Onun yanındaki koltuğa oturup elim karnımda yolu izliyordum.
