XVI

274 33 39
                                    

O evin garajına arabayı park ederken ben de arabadan inip evin kapısını açtım. İçeriye girip direkt odaya çıktım ve biraz halsiz olduğum için kendimi yatağa bıraktım. 2-3 dakika sonrasında Chan odaya girdi.

‘Neyin var’

‘Halsizim’

Yanıma yaklaşıp önce alnıma sonra boynuma dokundu.

‘Ateşin yok’

‘Ama halsiz hissediyorum’

‘Doktor çağıralım mı’

‘Olabilir’

‘Ararım şimdi üstümü giyineyim’

‘Ben de giyineyim bari’

Yavaşça doğrulup giyinme odasına geçtiğimde Chan da peşimden girdi ve soyunmaya başladı. Ona arkamı dönüp pijamalarımı aldım. Giyindikten sonra çıktı ve telefon ile konuşmaya başladı.

Ben de pijamalarımı zar zor giyindikten sonra çıkıp yatağa uzandım.

‘Yeşil çay yapayım sana’

‘Oluur’

‘Doktor da çağırdım gelir birazdan’

‘Teşekkürler’

‘Ne demek’

Odadan çıkıp mutfağa indi. Ben de biraz kestirmek için gözlerimi kapadım.

Bir süre sonra Chan odaya girdi ve beni kolumdan dürttü.

‘Jeongin’

Gözlerimi yavaşça aralayıp gerindim ve yatak başlığına yaslandım.

‘Çayın hazır’

‘Teşekkür ederim eline sağlık’

‘Afiyet olsun’

Elime çayın olduğu kupayı alıp yavaş yavaş içmeye başladım. Sıcak olduğu için dudağımın ucunu bardağa değdiriyordum.

Çayı bitirdikten sonra bardağı alıp mutfağa indim ve bulaşık makinesine koydum. Salonda film izleyen Chan’ın yanına gidip koltuğa oturdum.

‘Daha daha nasılsın’

‘Biraz daha iyi gibiyim’

‘İyi bari. Bak ne diyeceğim’

‘Hm’

‘Eve temizlikçi tuttum’

‘Neden ki’

‘Evin işlerini sen yapıyorsun’

‘Evet de ne gerek vardı ben yapıyordum’

‘Sen yapma diye işte’

‘Bana bir zararı yoktu’

Yavaşça yüzüme yaklaştı.

‘Yoruluyorsun’

‘Peki haklısın’

‘Heh şöyle’

‘Hmhm’

Tekrar uzaklaştı ve başka bir film açtı.

‘Ya daa sana çizgi film mi açsaydım’

Göz kırpıp gülmeye başladı.

‘Ne alaka ya’

‘Çünkü sen çok bebeksin’

‘Tch’

‘Öyle öyle’

‘Yokk’

‘Öyleee’

‘Değillll’

Kaşlarını çatıp yüzüme gereğinden fazla yaklaştı. Verdiği sıcak nefesleri hissedebiliyordum.

‘Bir daha söylesene’

‘Tamam tamam öyle’

Kafasını sallayıp gülümsedi.

‘Biraz böyle kalayım bari’

‘Nasıl’

‘Aynen böyle’

‘Anladım’

‘Güzel’

Gözlerini hafif kısıp gözlerimin içine bakmaya başladı. O sırada da kalp atışım hızlanmıştı. Elini kalbime götürdü ve kıkırdamaya başladı.

‘Ne olduuu’

‘Ne olmuş’

‘Bilmem ne olmuş’

‘Hiç’

‘Bu öyle demiyor ama’

Elini tekrar kalbime götürüp biraz daha yaklaştı. Derin nefesler alıp gözlerimi kapattığımda dudaklarımda hissettiğim baskı ile gözlerimi aralayıp Chan’ın yüzüne baktım. Öpüşüyorduk. Anın şoku ile karşılık verememiştim. Chan yavaşça belimden tutup kucağına çekti ve iyice ona sokulmamı sağladı. Bir yandan belimi okşuyor, diğer yandan dudaklarımı öpüyordu. Ellerimi yanaklarına götürüp ben de karşılık veriyor, bir yandan da oturduğum kucağına iyice yerleşmek için kıpırdanıyordum.

Kıpırdanmamdan rahatsız olup arada kesik kesik inleyen Chan, daha fazla hareket etmemem için bir elini kalçama koymuştu. Yavaş ve nazik bir şekilde öperken alt dudağımı dişleri arasına alıp çekiştirmeye başladı. Canım yandığı için parmaklarımı saçlarına geçirip sıktım.

Öpüşmemizi yarıda kesen şey kapı zili oldu. Chan son bir kez küçük bir öpücük bıraktı ve beni kucağından yavaşça kaldırıp koltuğa bıraktı, sonrasında kapıyı açmaya gitti.

______

— OHA NOLUYOOÖ AMKKKK OOOEHHHH

jeongchanOnde histórias criam vida. Descubra agora