Giriş

60 7 2
                                    


Bu benim hikayem. İçinde çokça acı bulunan,uzun sancılı bir hikâye.

Siz bir adamı ne kadar sevebilirsiniz? 

İşinizden çok?

 Ailenizden çok?

Kendinizden çok?

Siz bir adamı daha ne kadar sevebilirdiniz? 

Ben size anlatayım siz bir adamı kendine verdiği sevgiden daha çok sevebilirdiniz.

Peki sevdiğiniz kadar sevilirsiniz diyenler, hiç sevdiği kadar sevildi mi?

Ben sevilmedim, peki siz sevildiniz mi? 

Yaşım 23 ben bir adamı öldürdüm baba. 

Yaşım 20 ben bir adam için susmayı öğrendim baba.

Yaşım 18 ben bir adam için ilk suçumu işledim baba.

Yaşım 17 ben bir adam için süslenmeyi öğrendim baba. 

Yaşım 15 ben bir adam için okuldan kaçmayı öğrendim baba.

Yaşım 13 ben bir adam için yemek yapmayı öğrendim baba.

Yaşım 10 ben bir adam için günlük tutmayı öğrendim baba.

Yaşım 7 ve ben bir adama aşık olmayı öğrendim baba.

Söylesene baba on altı yılımı alan bir adamı daha ne kadar sevebilirim, beni sevmesi için. 

Söylesene baba, sende annemi benim sevgim kadar sevdin mi hiç?

Anneme o kadar benziyorum ki belki de babam saçlarımı o yüzden hiçbir zaman sevmedi .

Anneme o kadar benziyorum ki belkide babam yaptığım yemekleri o yüzden hiçbir zaman yemedi.

Anneme o kadar benziyorum ki belki de babam o yüzden sevgisini hiçbir zaman belli etmedi.

Ama ben biliyorum babam beni seviyor,annemi de hala seviyor. Yoksa annemim doğum gününde ona aldığı plak hala odasında olmazdı. Askerdeyken annemin ona yazdığı mektupları hala saklıyor olmazdı.

Annemin tarağını, takılarını hala evde bırakmazdı. Fakat annem onu terk etmişti henüz ben onbir yaşlarındayken. Annem de seviyor hâlâ deli gibi. Evlilik alyansını hiç çıkarmıyor. 

Dostoyevski der ki; Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek aslında senin çoktan terk edilmiş olduğundur...

Sahi kim kimi terk etmişti?
















SIR PERDESİWhere stories live. Discover now