(4)

21 5 0
                                    



Bölüm şarkısı :  Güncel Gürsel Artıktay - Uzak Yol



"Sevmek güzel bir şeydi ama sevilmek bambaşka bir nimetti. Sanırım ömrüm boyunca bu nimetten uzak yaşayacağım, sevmek günahınının bedelini sevilmemek cezası ile çarptırılacağım. "



(...)

Hayatımda ilk doğum günümü kutlamayışım değildi ama aileme laf geçiremiyordum .Annem dışarıda kutlamaya pek sıcak bakmıyordu haliyle.  Masal  ise kendini suçlayıp duruyordu geceye almasaydı sanki yine yaşanmayacaktı . İki gün sonra doğum günümdü ve ablamlar kutlamam konusundan kafamın etini yiyorlardı.

" Biri beni tekrar uyutsun. "diye ağlamaklı sesle konuştuğumda Emine teyze ile annem elini masaya vurarak "Allah korusun. " demişlerdi.

" Allah aşkına sanki ilk defa kutlamıyorum ,ne bu kutlama merakı?" Onlara sitem ederken " İyilik de yaramıyor artık sana nankör." Ablam vurulduğum günden beri epey kilo vermişti. Uyuduğum süreç boyunca salya sümük ağladığına eminim. Şimdi ise evimde babam üst katta Ufuk amca ile oturuyordu. Annem ile hâlâ evli olmalarına rağmen karı koca değillerdi. İlk kez gelmişti evimize ve sanırım gitmek gibi bir niyeti yoktu. Yirmi dört yaşına girecektim ve on üç yıl aradan sonra annem ile babam aynı ortama girmişlerdi. Bilseydim böyle olacak daha önce vurulmaz mıydım? Hâlâ etkisindeyim ve kolay kolay unutacak gibi de değilim.

Çınar'ı en son hastane odasında annemle konuşurken duymuştum. Annem dahi biliyordu. Sahi bilmeyen kim vardı ki? Bence bütün İstanbul biliyorken Çınar 'ın bilmeyişi komik olurdu.

" Anne babam daha ne kadar kalacak?" Annem bana baktı." Git demem ama kalması da hoşuma gitmiyor." Emine teyze annemin kolunu dürttü. "Vallahi de Ahu bahane senin için kalıyor." Annem kınar bakışlarını Emine teyzeye dikti. "Bilmiyormuş gibi konuşma Allah aşkına." O sırada zil çaldı ve teyzemin içeri girdiğini gördüm. Herkesle tek tek selamlaştı. Süleyman amca da selam verip yukarı babamların yanına çıktı. Annemle babam her ne kadar yan yana gelmeseler bile akrabalar birbirlerine gidip gelirlerdi. Masal yanıma yaklaşıp oturdu, fakat konuşmakta hâlâ çekiniyor gibiydi. Biraz uykum geliyordu, iki tane ağır ameliyat geçirmiştim ve kalbim durmuştu. Yine de yaşadığım için pek sevinemiyordum açıkçası. Ölümden çok korkuyorum ama yaşamak için de çaba göstermiyorum.


Gözlerim yarı açık yarı kapalıyken içeri Çınar ile Meriç'in girdiğini gördüm. Ne kadar kalabalıktık şu an. Meriç Masal'ın kolunu zorla tutup kızı yanımdan kaldırdı. Yanıma oturunca dik dik ona baktım, Çınar da ayak ucuma oturunca ayaklarımı toplamak istedim. Ayağımı çektiğim sırada "Rahatsız olma." Dedi. Sesine bile hasret iken ben bu adamı nasıl unutacağım. Benim kalbim akıllanmazdı susmak nedir bilmezdi. Çünkü çektikleri kesinlikle yetmiyordu.

"Rahatsız oluyor kör müsün?" Meriç sinirle Çınar'a çıkışınca korumak istedim." Hayır olmuyorum."

" Kızım varya çok çirkin olmuşsun." Allah'ım benim mesai yine başlıyordu.

" Bakma o zaman."

"Ama gözümün önündesin ."

" Kes sesini." Bana hala tip tip bakıyordu.

" Ne !" Dedim başımı sallayarak.
" Teşekkürler." Gözünü kırptı. Sanırım çekildiğimiz fotoğraf işine yaramıştı. Ablam ordan merakla "Ne karıştırıyorsunuz ikiniz . "

"Sen karışma." Ayağımı kaldırıp Meriç'e tekme attım. " Düzgün konuş ablamla."

" Fatih'le konuş istersen ." Dedi Çınar ablama bakarak. Ablam sadece başını sallamakla yetindi. Annemler derin bir sohbetin içindeydiler."Saçmalama Duru."diye yükseldi annem. Hepimiz onlara bakınca açıkçası ne konuştuklarını merak ettik. " Valla bana da anlatın." Meriç kalkıp annemlerin yanına gidip önlerinde diz çökünce dedikoduya gitmiş kadınlardan farkı kalmamıştı. " Ama bende!" Kalkıp yanlarında dedikodu dinlemeye halim yoktu.

SIR PERDESİWhere stories live. Discover now