26. BÖLÜM: "MÜDARA"

71.4K 4.8K 6.1K
                                    

Bölüm şarkısı: "Gülşen - Bir İhtimal Biliyorum
Hande Yener - Beni Sev
Rhye - Blood Knows"

Yeni sezona hoş geldiniz!
Lütfen galoşlarımızı giyelim, sağ ayakla ve besleme çekerek girelim.

⭐️ Okumaya başlamadan önce yıldızı parlatırsanız daha sonra unutmazsınız ⭐️

Ara yorumlarınızın ne kadar değerli olduğunu bilseydiniz hep ara yorum yapardınız. O yüzden tüm paragraflara yorum bekliyorum 🫂♥️

Müdara: Kalbindeki öfkeyi gizleyerek kin beslediğin kişiye güler yüz göstermek.

Keyifli okumalar!

26. BÖLÜM: "MÜDARA"

1 HAFTA SONRA

Son birkaç ayda sessiz ve sakin hayatımın tam ortasında id­rak ettiğim en önemli şeylerden biri, gerçeğin daima, her türlü kurmacadan katbekat daha zalimce olduğuydu.

Hala buradaydı.

Tam yanımda.

Zihnimin içinde artık ben dışında biri daha vardı.

Oraya habersizce girmişti. Gözlerimi sımsıkı yumup açmamak için diretsem bile karanlığın içinden varlığını hissediyordum.

Soğuktu. Tıpkı odası gibi.
Karanlıktı. Aynı geçmişi gibi.
Kötücüldü. Başına gelenler gibi.

"Savaş..." diye fısıldadım, "...ve Savaş Türkay."

Uzun süredir uzandığım amfinin geniş sırası yüzüme iz yapmış olabilirdi. Sınıfın en ön taraflarında birkaç öğrenci harıl harıl derse katılırken en arkadaydım. Burayı özellikle seçmiştim çünkü kulaklarımda uğuldayan sesi ancak bu şekilde bastırabilirdim. Arka dörtlünün gürültüsüyle.

Beni bu odadan kurtar Leyna!

Bu boğuk, kulağı tırmalayan ses asla bir insandan çıkamazdı. O gün çok net bir şekilde sesini duyduğum orijinal Savaş'tan da geliyor değildi fakat beynimin içinde defalarca kez yankı bulmuştu.

Olsa olsa... Bir delirişin sesi olurdu.

Beni bu aileden kurtar Leyna! Bana Kendimi Ver!

Hayır, aklım bu ikinci sese de bir görüntü belirlemiyordu. Sesler, sadece seslerden ibaretti. Ne gözlerimin önünde hasta yatağında ser sefil yatmakta olan Savaş vardı, ne de bütün canını çizimlerine borçlu olan Türkay.

"İkinizi de kurtarmak istiyorum." dedim kendi kendime, "Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum."

Sınıfın uğultusu bir yana, hala kafamın içinde zonklayan seslerle sarsılıyordum. Bir şeyler görmek istiyordum, tam da karşımda kanlı canlı bir şeyler. Lakin gözümün
önüne getirebildiğim tek şey tekrar ve tekrar zifiri bir karanlıktan ibaretti.

"İskender'i alt etsem..." dediğimde bir tartının önündeydim sanki. "Atalay Kaner'le baş edebilir miyim?"

Bu bilinmezlik hali her ne ise tarif edilemezdi. Ne kadar çıkmaz olduğunu o sokağa dönünce fark edebiliyordum ancak.

"Sizi ve kendimi kurtarayım derken..." dediğimde akademisyen hocam kendi halinde bir şeyler zırvalıyordu. "Ailemi nasıl koruyacağım?"

Hadi artık, diyordu zihnimdeki ses ürkütücü bir hırıltıyla. Bul bir çaresini!

BANA KENDİMİ VERWhere stories live. Discover now