7

3 0 0
                                    

"Bucky?"

Duyduğu sese tepki veremedi yeniden hayata döndürülmüş adam. Zaten sesler net değildi, çoğunu suyun altından duyuyor gibiydi. Uzaktı insanlar ona.

"Nefes al!"

Nereden geldiğini bilmediği bir komut aldığında, Kış Askeri'nin ona uymaktan başka seçeneği yoktu.

Ciğerleri sanki yıllardır çalışmıyormuş gibiydi, kulağına hırıltılı bir ses duyduğunda yüzünü buruşturdu. Henüz gözlerinin koruyucusu kalkmamıştı, uzanabildiği kadar onu saran karanlığın içinde nefes almaya uğraşıyordu ama başarısızdı.

Yine çok uzakdan bir ses duydu, bu sefer sesin muhatabı kendisi değildi.

"Nefes alamıyor, oksijen desteği gerek."

Hırıltı sesler devam ederken yüzünü rahatsız eden dokunuşları seçti teni, daha sonra göğüs kafesi rahatladı ve uzun zaman sonra ilk kez yaşadığını hissetti.

Göğsünün üzerindeki baskı kalkmış, yerini biraz rahatsız edici bir harekete bırakmıştı. Henüz haberi yoktu ama nefes almasını sadece bir makine sağlıyordu. Tek bir düğme uzaklıktaydı ölüm ondan.

Neyse ki önceki çalıştığı örgütün aksine İntikamcılar kulesinde güvendeydi.

Tony'nin yaptığı tüm deneyler işe yaramış ve altı yılın ardından Bucky'nin uyutulmasına gerek kalmamıştı.

Şimdi ise Helen Cho ve onun gibi işinin en iyisi olan doktorlarla birlikte, Bucky yeniden, iyileşmiş olarak buzların içinden çıkarılıyordu.

"Beni duyabiliyor musun? Eğer öyleyse elimi sık."

Metal olmayan elinin üzerindeki baskıya yoğunlaştı ve kimine göre çok kolay olan bu hareketi yaparken tekrar uykuya yenik düştü.

Uyandığında beyaz bir odada, yanında siyahlara bürünmüş bir adam vardı. Yüzüne odaklanamadı bir an, ışığa alışmak için gözlerini kırptı.

"Beni tanıyor musun?"

Görüşü netlik kazandığında, yanında dostu Steve'in durduğunu gördü. Odada ikisinden başka kimse yoktu. Bir an kendisine verilecek görevi düşündü ancak anıları su yüzüne çıkınca o günlerin geride kaldığını anladı.

"Sen Steve'sin."

Adamın yüzündeki gülümseme doksan yaşındaki birine göre fazla çocukçaydı. Genç bedenlere hapsolmuş yaşlı ruhlu iki insan birbirine bakarak kısa bir selamlaşma yaşadı.

"Neler oldu, ne zamandır uyuyordum?"

"Yaklaşık altı yıldır. Kendini nasıl hissediyorsun, bunları konuşmak için daha çok vaktimiz var."

Bucky'nin saklamasına gerek yoktu, merak ettiği tek bir kişi vardı ve onu sormaktan çekinmedi.

"Wanda, o nerede?"

Yüzbaşı gözlerini kaçırdı, yüzündeki ifadeden bu konunun açılmasından korktuğu anlaşılıyordu. James kaşlarını çattı.

"Kötü bir şeyi yok, değil mi?"

Yanlış bir düşünceye sebep olmamak için hemen cevapladı dostunu.

"Hayır! O iyi... Sadece..."

"Ne? Rogers bir şey söyle."

Yıllar önce de Bucky gergin olduğunda kendisine soyadıyla seslenirdi, Steve çoğu şeyin aynı kalmasına sevinemeden devam etti sözlerine.

"O... Yıllar önce gitti."

Kabusun Maskeleri Düşerken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin