6

192 33 12
                                    

Gözlerini açtığında Kış Askeri'nin ilk düşündüğü şey Wanda oldu.

O ve onun kahrolası gücü.

Bucky, Wanda'nın saldırılarından gerçek anlamda sıkılmıştı. Karşı koyamadığı güçlerin varlığı onu rahatsız ediyor, dahası Wanda'ya güçlerini veren örgütle bir zamanlar çalıştığını düşünmek onu öldürüyordu.

Bir de kızın kendisi kadar tehlikeli bakışları vardı ki, onların odağı olduğunda hissettiği güven ürkütüyordu adamı.

James, ona güvenmemeliydi çünkü birçok kez kandırmıştı kendisini. Üstelik bu sefer uyandığı yer, uzun zamandır kaçtığı Stark Kulesi'ydi.

İlk defa içinde bulunduğu duvarlar ona yabancı ve soğuktu, aklındaki soruların çoğu cevaplanmıştı. Ama cevaplar onu tatmin etmek yerine canını yakmış, ruhunun dikilmeye başlayan söküklerini siyah ojeli tırnaklarıyla bir bir yeniden açmıştı.

Ölümün rengi siyahtı ona göre ve bir türlü bu renge ulaşamıyor, siyaha yakın bir gride savrulup gidiyordu.

Kapının hafif bir kayma sesiyle açılıp içeri güçlü bir beden girene kadar dikkat edemedi yattığı yere ancak Bay Amerika'nın odadaki varlığı ile fark etti ki ilk başta uyandığı odanın aksine burada adını bilmediği onlarca yanıp sönen düğme ve havada, boşluğa yansıtılmış ekranlar vardı.

Eski moda olan zihnini yormamak için gözlerini bu mekanizmalardan çekip kendisine yaklaşan adama baktı.

Pek bakımlı görünmüyordu, yüzünde muhtemelen haftaların eseri olan sakallar ve göz altlarında uykusuzluktan oluşmuş morluklar vardı. Ne kadardır uyuduğunu merak etti James.

Yorgun görünüyordu ama hala eski dostu gibiydi. Steve. Dayak yiyeceğini bildiği halde kavgadan kaçmayan bir aptal.

Muhtemelen Kış Askeri, hayatını bu aptal adama borçluydu. Ona olan öfkesini gölgelerin arasına gönderdi, kızmadan önce neler olup bittiğini anlamalıydı.

"Buck?"

Konuşmaya çalıştı ancak boğazında çakıl taşı varmış gibi acıdan başka bir şey çıkmadı ortaya, yerinde doğrulmaya çalıştı. Bileklerine geçirilmiş olan kelepçeler onu yatağa bağlıyordu, istese metalin yardımıyla tek hamlede kurtulurdu bunlardan ama insanlar kendilerini daha güvende hissetmek istiyorlarsa onlara karşı çıkmazdı.

Şansını tekrar denedi.

"Neler oluyor?"

Hala ayakta olan Steve yatağın yanındaki tekli koltuğa bıraktı kendini, dostu Bucky kaç gündür uyuyorsa o da bir o kadar zamandır uyumuyordu. Stark'la halletmesi, devleti ikna etmesi gereken o kadar çok şey vardı ki...

"Anlatacağım ama önce... Yemek ya da başka bir şey ister misin?"

'Wanda.' diye bir ses yükseldi adamın içinden, o neredeydi? Panik atağın kendine doğru yaklaştığını hissetti, kalp atışları hızlanıp kendini belli etmeye başlamıştı. Rahatlamaya ihtiyacı vardı ama bunun için nedeni yoktu.

"Sadece su."

Tanrının erdemli adamı kalktı ve bir dakikanın içinde elinde plastik bir bardakla geri döndü yeniden oturmadan önce duvardaki bir noktaya attığı bakış James'in gözünden kaçmamıştı.

Aynı noktaya bakmak için kafasını çevirdiğinde ufacık ama ne olduğu belli olan bir kamera gördü, onlardan daha kaç tane olduğunu bilmiyordu ama artık başkaları tarafından izlediğinden emindi.
Hydra ya da Shield, İntikamcılar... Adı ne olursa olsun bu yeni yer de onun için aynıydı. Kış Askeri hiçbiri tarafından sevilmiyordu.

Kabusun Maskeleri Düşerken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin