4

597 42 47
                                    

Gecenin içinden aldığı nefesi dışarı veremiyordu Wanda, sanki gökyüzü ciğerine doluyordu.

Bucky'nin saldırısının üzerinden kaç saat geçtiğini bilmiyordu ama güneş çoktan başka şehirlere doğmuş, onları terk etmişti.

Aslında aldığı yaraların acısı çoktan geçmişti, sadece boynu biraz sızlıyordu o kadar. Ama bunun dışında hala binanın tepesinde durmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktu. Neyi beklediğini bilmiyordu. Kış Askeri'nin yanına gitmiş olması gerekiyordu ama kendinde hareket edecek gücü bulamıyordu.

Eğer ensesinde bir nefes hissetmeseydi sonsuza kadar orada bekleyebilirdi ama görünüşe göre Bucky onun kadar sabırlı değildi ve bakışlarındaki yorgunluk şu anda kimseye saldıramayacağını anlatıyordu.

Arkasına aniden döndüğünde görmüştü Kızıl Cadı, adamın üzerinde derin bir zamanın yorgunluğu vardı. Bir ya da iki günlük değildi.

"Wanda... Nereye gideceğimi bilmiyorum, ne yapacağımı. Sadece anlat."

Wanda işlerin asla bu boyuta geleceğini düşmemişti, tek istediği Yüzbaşı Amerika'nın isteğini yerine getirip arkadaşını bulmaktı ama şimdiden eline yüzüne bulaştırmıştı. Belki de gücünü Bucky üstünde hiç kullanmamalıydı.

Şimdi de ona ne anlatacağını bilmiyordu. Zaman kazanmak için Bucky'nin hala çıplak olan bedenine baktı.

"Anlatacağım ama önce giymen için üzerine bir şeyler vereyim, olur mu?"

Bu fikir hem onun hem de Kış Askeri için mantıklıydı ki adam başını sallayarak kabul etti. Aslında Wanda söyleyene kadar çıplaklık onun için bir problem değildi.

Fazla kullanılmadığı için gıcırdayan kapıdan geçip yeniden evin sıcaklığına karıştılar, Wanda daha önceden hazırladığı kıyafetlerin olduğu odaya giderken Kış Askeri onu takip ediyordu.

Kızı öldüreyemeyeceğini anlamıştı, kaçıp gidecek ne yeri ne de kaybedecek bir şeyi vardı. Tek düşündüğü merakını gidermekti.

Wanda, Bucky'yi takip ederken fark etmişti ki giyinmek onun için 'kolunu kapatmak' anlamına geliyordu. Bu yüzden o tam tersi olarak kısa kollu ve hatta kolsuz tişörtler almış, onu biraz daha normal biri gibi hissettirmek istemişti.

Eh, James uyurken de alışveriş için oldukça vakti olmuştu.

Şimdi elinde tuttuğu siyah rambo tarzı bir tişörtü ve yine aynı renkte bir eşofman altını ona uzatırken bir yandan da tepkisini izliyordu.

Bucky, Kızıl Cadı'nın beklediğinin aksine duvar kadar düz bir ifadeyle elindekileri aldı ve yine onu yok sayarak üzerine geçirdi. Hala metal kolunu kullanırken tek bir zorluk bile yaşamıyordu, geçen onca zamana rağmen Hydra iyi iş çıkarmıştı.

Kıyafetler ait olduklari yeri alınca Wanda Bucky'yi süzdü, metal kolunun dışında normal biri gibi görünüyordu göründüğü yaşta gibiydi. Kimse onun yıllarca insanları öldürmek için dondurulduğuna inanmazdı.

Adamın kaslı vücudunu süzmeyi bırakıp yüzüne bakınca, ki bu gerçekten zordu, giydikleri eşofman bile olsalar ona çok yakışmıştı, onun kendisine soran gözlerle baktığını gördü.

"Mutfağa geçelim, aç mısın?"

Açtı ve bunu Wanda da biliyordu, iki gündür sadece serumla besleniyordu ama buna zaten alışıktı. Yıllarca bu şekilde yaşamıştı.

"Hayır, tek istediğim neler olup bittiğini öğrenmek."

"Tamam... Bunu yemek yerken de konuşabiliriz."

"Neden kaçıyorsun?!"

Sesi, uzun zamandır kullanmadığı kadar gür çıkmıştı. Kız korkuyla titrememek için kendini tutabildi ama kısa bir an gözleri onu ele verecek kadar şokla açıldı.

Doğruları anlatacaktı ama sadece gerektiği kadarını.

"Ben ve kardeşim... Biz de senin gibiyiz."

Elini ağır ağır hareket ettirdi ve ortaya kızıl renkler çıktı. Teklikeli olduğu kadar büyüleyiciydi.

"Tıpkı senin gibi, Hydra bize güç verdi."

"Senin aksine kardeşim ve ben Hydra'ya kendi isteğimizle gittik."

Konu uzundu, bu yüzden ikisi de henüz eşyaları tam olarak yerleşmemiş dairenin zemininde bağdaş kurmuş, sırtlarını duvara dayamış bir halde yan yana oturuyorlardı.

Bucky'nin korktuğu şey kızın kim olduğundan çok, kendisi hakkında bu kadar çok bilgiyi nereden edindiğiydi. Çünkü biliyordu, Hydra'nın kendisiyle ilgili dosyaları oldukça gizli olduğu kadar eskiydi de. Bu yüzden istediği bilgileri alana kadar hiçbir yorum yapmamaya karar vermişti. Tabii bu kararını daha ilk dakikadan bozdu.

"Peki neden? Neden Hydra'ya kendi isteğinizle gittiniz?"

Başını iki yana salladı, hala düzeltmediği saçları yüzünün iki tarafına dağılmıştı. Hydra'ya katılma sebebini düşündükçe pişmanlığı yüzüne çarpıyordu.

"Bunu sorma, lütfen... Çok çok farklı bir konu bu."

Aslında değildi ama Wanda Tony'e ve Yüzbaşı Amerika'ya duyduğu yersiz nefreti nasıl anlatacağını bilmiyordu.

Ve daha sonra sıra, yalanlara geldi.

"Senin, S.H.I.E.L.D.'e yaptığın saldırıda aslında yanına, yardım için geliyordum... Kardeşimle birlikte ama S.H.I.E.L.D ile birlikte Hydra da açığa çıkınca, saklandım. Kardeşim Pietro orada öldü. Örgüt tamamen yok olunca da görevimi bitirmek, seni bulmak için araştırmalar yaptım."

Anlattıkları sadece bir dakikada uydurulmuş ve kopukluklar barındırsa da Bucky'e göre önemli olan nokta hala Hydra tarafından izleniyor olmasıydı.

"Hala onlar için mi çalışıyorsun? Hakkımdaki bilgileri nereden öğrendin?"

"Hayır... Tamamen bitmiş bir örgüt o, ben sadece Pietro'nun ölümünden sonra onun uğruna öldüğü şeyi bitirmek istedim. Hydra herhangi bir sorunda senin zihnini yeniden temizlemek istiyordu ve ben de bunu yapabilirim. Senin hakkındaki en detaylı bilgiler sadece bana ve Pietro'ya verildi."

Adam gerildi, dişlerini sıktığını görebiliyordu Wanda. Yanlış anlamayı düzeltmek için beklemeden konuştu.

"Ama tam tersi, sana acı veren anılarla başa çıkmanı, bir şeyler hatırlamanı da sağlayabilirim. Sana yardım etmek istiyorum Kış Askeri."

"Peki neden? Senin çıkarın ne?"

Gözlerini kapattı Kızıl Cadı, söylediği yalanlar şimdiden rahatsız ediyordu onu.

"Çünkü bunu hak ettin, bize anlattıklarından farklı olarak senin orada zorla tutulduğunu biliyorum. O suikastların hiçbirini kendi isteğinle yapmadığını da biliyorum, artık mutlu olmayı hak ediyorsun."

Hala eksik parçalar vardı.

"Ben de bunu istiyorum çünkü... Varlığımı senden başkası bilmiyor, Hydra'dan geriye sadece ikimiz kaldık."

Kuruyan boğazını nemlendirmek için yutkundu ve yanında oturduğu adama döndü.

"Artık yalnız olmak istemiyorum."

Bu sefer sözlerinde tek bir yalan kelime yoktu.

Bucky ve Wanda'nın bakışları birleşirken yalnızlık sınırları, aynı ölçüye gelmişti. Artık yalnızlığı paylaşıyorlardı.

Kabusun Maskeleri Düşerken Donde viven las historias. Descúbrelo ahora