Bardağı geri tezgaha koyduğum esnada ensemde hissettiğim nefes ile çığlık atmak için ağzımı açtım. Ne yapacağımı önceden biliyor gibi eliyle ağzımı kapamış bağırmamı engellemişti. Kaçmak için debelendiğim sırada bileklerimi tutarak ellerimi arkamda...
-"Onu bana batırmayı falan düşünmüyorsun değil mi?"
Sorum üzerine gözleri gözlerime değmişti.
-"Kıpırdama." Üzerime doğru gelmesiyle çığlık attım.
-"Uzak dur benden!"
Ne kadar dirensem de başarısız olmuştum. Önce bileğimi tutarak ona yaklaşmamı sağlamış ardından bileğimi bırakıp boynumu tutmuştu. Hareket etmemi engelledikten sonra şırıngayı boynuma batırmış, istediğini yapmıştı.
Boynumu bıraktıktan sonra pür dikkat beni izlemeye başladığının farkındaydım.
Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Ama direnecektim. Bilincimin kapanmasına izin vermeyecektim.
Kurduğu cümle sinirimi bozmuştu.
-"Ne kadar dirensen de sonun kollarımda bayılman ile bitecek Elif."
Onaylamazca başımı salladım.
-"Hayır...gayet de...iyiyim...direniyorum."
Gözlerim kaymaya, etrafı bulanık görmeye başlamıştım. Sonunda dayanamadım. Direnmeyi bıraktım.
Önce gözlerim kapanmış ardından başım yanımda ki kişinin omzuna düşmüştü. O omuzun sahibinin Karan olduğunu bile unutmuştum.
Bilincim kapanmadan önce tek hatırladığım şey belime değen ellerin bedenimi kaldırarak koltuk ile temasımı kesmesiydi.