V

16 1 1
                                    

Dudaklarıma yapışmasıyla birlikte nefes almama bile izin vermeden beni duvarla kendi bedeni arasında sıkıştıran bu yabancıyı durdurmaya çalışarak başımı geriye çekip öpüşünden kaçtığımda vücudum kaskatı kesildi. O benim için bir yabancıydı ve bu son derece rahatsız bir hareketti. Ancak onun için ben oldukça tanıdık biri olmalıydım ki dokunuşları konusunda hiçbir çekincesi yoktu. Parla'nın sevgilisi olmalıydı. Sevgilisi dışında kimse ona karşı bu kadar rahat olamazdı. 

"A-şey." dedim saçma bir iki ses çıkararak. Umurunda bile olmadı. Yüzünü boyun çıkıntıma doğru gömerek bu kez boynuma öpücükler kondurmaya başladı. 

"Parla seni çok özledim." dedi bir kez daha özlemini dile getirerek. Neden özlemişti ki? Neredeydi ya da ben neredeydim? Yoksa ayrılmış mıydık? Tokadı basmalı mıydım? İsmini bile bilmediğim için ne diyeceğimi bilmiyordum. Onu durduracak bir şey söylemeliydim. 

Riske girerek, "Bebeğim?" dedim. Parla'nın böyle hitap ettiğinden bile şüpheliydim. Ancak adam bir tepki vermedi. Bunu devam etmesi için bir sinyal olarak aldı ve eli bornozumun kuşağına doğru kaydı. Büyük bir ustalıkla bornozu çözdüğünde bornoz, çıplak kollarımdan aşağı doğru kaydı. Sadece birkaç dakika önce giydiğim o pembe iç çamaşırlarıyla kalmıştım. İsmini bilmediğim yabancı, bir eliyle belimi kavradığında beni daha da yakınına doğru çekti. Bir kez daha dudaklarıma yoğun bir öpücük kondurdu. 

"Seni çok bekletmedim değil mi? Söz verdiğim gibi sadece iki gün sürdü." dedi dudaklarımdan ayrılıp aşk dolu bakışlarla gözlerimin içine baktığında. 

"E-evet. Olması gerektiği gibi." dedim ne diyeceğimi şaşırarak. 

"Yukarı çıkalım." dedi ve elimi tuttu. Evi kendi eviymiş gibi biliyordu. Önden yürüyerek beni yukarı doğru yönlendirdi. Bir şey bulmalıydım. Dikkatini başka yöne verecek bir şey söylemeliydim ama lanet olsun ki ona dair hiçbir bilgim yoktu. Doğrudan Parla'nın odasına girdiğinde ayağıyla kapıyı arkamızdan ittirip kapattı. Tekrardan bana dönmeden hemen önce burnuyla havayı kokladı. 

"Kötü bir şey kokuyor. Boya gibi." dedi. Panik yaparak kollarımı birleştirdim. O, kokuyu anlamlandırmaya çalışırken fırsattan yararlanarak bornozu toparladım ve önümü kapatmaya çalıştım. 

"Saçlarımı boyamıştım." dedim doğruyu itiraf ederek. Çok da önemsemeyerek bana geri döndü ve kuşağı bağlamama izin vermeyerek elini elimin üzerine koyarak beni durdurdu. 

"Bence buna hiç ihtiyacımız yok." dedi gülümseyerek. Bornozu kast ettiğini anlamam bile biraz geç oldu. Gerçekten de Parla olmaya başlıyordum. Akıl durması yaşamamdan bu çok belliydi. Bornozumu bir kez daha sıyırıp yere düşürdüğünde sertçe yutkundum. Bugün ikinci kez bu adamın önünde çıplak kalıyordum. Olacak gibi değildi. 

Hiç vakit kaybetmek istemiyordu. Direkt olarak beyaz gömleğinin düğmelerini açmaya koyuldu. 

"Şey aslında biraz yorgunum. Bütün gün ayaktaydım." diyerek zırvalamaya başladım. 

"Seks seni ne zaman yordu ki Parla?" dedi gülerek. Harika haber. Parla sevişmeyi seviyordu. Yanaklarıma sıcak basmaya başlamıştı. Daha fazla düğme çözmeye bile dayanamayarak yarısına geldiğinde gömleğini başından çıkardı. Evet, üzgünüm ama burada biraz detay vermeliyim. Panik halde olduğum için onu incelemeye fazla vaktim olmamıştı ancak gerçekten de yakışıklıydı. Buğday tenliydi, gözleri sevimli sayılabilecek kadar çekik ve kahverengiydi. Saçları biraz dalgalı ve gözleriyle uyumlu tondaydı. Uzun boyluydu ve omuzları gerçekten de fazlasıyla genişti. Ve çıkardığı gömleği sayesinde söyleyebilirdim ki karnı hafif kaslı, kollarıyla hafifin çok üstü sayılabilecek düzeyde kaslıydı. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 30 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Altın TepsiWhere stories live. Discover now