0.2

34 10 25
                                    

HELLOO

NAPIYONUZZ

BAŞLAMADAN ÖNCE YILDIZIMI PARLATIP KAHVERENGİ KALPLERİ ATMAYI UNUTMAYINNN
🤎🤎
...

"Kendini fareye benzetmen de beni benden aldı yani."

Karşımdaki yabancı gözlere bakıyordum öylece ama o an kendimi yanlışlıkla faereye benzetmiş olduğum aklıma geldi.

"Ben kendimi fareye falan benzetmedim."

Kahkahasını tutamayarak gözümün içine baka baka hınzırca kıkırdadı.

"Lan ne gülüyorsun?"

"Fare miyiz de görmüyorsun bizi? Bunu diyen de sen değil misin farecik?"

İçimde bir sinirin dışarıya çıkmak için haykırdığını işittim. Bu sırık bana fare diyordu.

"Senin babandır fare." dedim tripli tripli. Annelere laf atmayı sevmezdim.

Omuzlarını silkti. Kaşlarını havaya kaldırmış, kocaman tebessüm ederek bana bakıyordu.

"Bir doksan adam mı fare olacak?"

Sarı saçlarımı savurdum. "O da amazon faresi olur, oğlu amazon orangutanı çünkü. Çekil şuradan be."

Yanından geçip dershaneye doğru yürüyecekken benle aynı zamanda yana doğru bir adım attı.

"Hop hop nereye?" Otuz iki düş gülümsüyordu karşımda ve ben sinirden her an daha çok kızarıyordum. Kıvırcık saçları şapkasından çıkmış alnına dökülüyordu.

"Ne var?" dedim burnumu kaldırırken.

"Sen benim babama amazon faresi deyip kaçamazsın öylece."

"Kaçarım. Sana da amazon orangutanı dedim, var mı diyeceğin?"

"Var tabii, dava edeceğim seni."

"Et o zaman. Ben de senin yüzünden dershaneye geç kaldığım için dava edeceğim seni. Hem orangutansın hem sırıksın hem de pısırık bir marulsun. Çekil önümden."

"Çekilmiyorum sarı papatya. Ne yapacaksın?"

"Sarı papatya ne lan, adam ol!" 

"Gidemezsin bir yere." 

"Gidemem öyle mi?"

"Öyle," derken onaylar gibi başını da sallamıştı. Anında parmaklarımın ucunda yükselip şapkasının önünden çıkan saçlarını tuttum ve tuttuğum gibi de hızla çektim.

Bunu yapacağımı beklemiyordu tabii.

"Kim gidemiyormuş lan?"

"Kızım ne yapıyorsun lan?" Ellerimden kurtulmaya çalışıyordu. Sinirim geçmemişti.

"Babanı yapıyorum. Sana mı soracağım lan gidip gitmeyeceğimi?"

"Lan tamam git, ben bulurum seni yine. Bırak şu saçımı."

İğrenir gibi ittim başını.

"Pis herif, saçın yağlanmış. Burada bana laf yetiştirmek yerine git  de yıka saçını."

"Döner yiyip elinin yağını saçıma sürdüğün için olabilir mi acaba?"

"Beni mi gözetliyorsun lan sen?"

"He seni gözetliyorum işim gücüm yok. Dönerciden çıktın, ne yapmış olabilirsin?"

"Elimi de peçeteyle sildim yani orangutan beyinli. Kirli değildi elim, sensin pis olan. Ayrıca yeter be, ben dershaneye para veriyorum para. Senin yüzünden bir dakikasını bile kaçıramam.

Yanından bir hışımla geçtim ve dershanenin kapısına yöneldim. O an sesi yükseldi.

"Öfkeli, ismimi sormadın?"

Sinirle gözlerimi sıktım. Ben miydim öfkeli? Gelip çatan oyken ben neden öfkeli ilan ediliyordum? Sinirimi yatıştırmaya çalışarak yüzümü ona döndüm. Suratındaki sırıtış içinde bulunduğu durumdan ne kadar zevk aldığının göstergesiydi.

"Ben biliyorum senin ismini, sormama ne hacet?" Edebi kişiliğimi bu gibi ortamlarda ortaya çıkaramamak üzüyordu beni.

"Neymiş ismim, öfkeli cüce."

Gözlerim yine sinirle büyüdü. Damarıma basıyordu angut beyinli.

"Amazon orangutanı dedik ya. Cuk diye oturdu üstüne."

"Ben kabulüm, sevdim yeni ismimi. Bence sende sevmelisin öfkeli."

"Öfkeline tüküreyim. Def ol git ya."

Bu sefer bir daha konuşmasına izin vermeden hızla dershaneye girdim ve dersin olduğu sınıfa gittim.

İyi ki iki dakika mutlu olmuştuk. Hemen içine edilmişti. Sinirle çantamı fırlattım sıraya.

" Sude  Hanım yine sinirli bakıyorum da."

Arkamda oturan Selim'e çevirdim bakışlarımı. Bugün beni sınıyorlardı sanırım.

Hangi ara elime aldığımı bilmediğim şişeyi suratına doğru fırlattım.

"Sus, tek kelime daha edersen mahvederim seni."

"Ne dedik be abla?"

"Sesin bile rahatsız ediyor beni."

"İyi sustuk, pamuk prensesimiz rahatsız olmasın."

Bileğimdeki tokayla saçlarımı topladım. Cidden rahatsız edici bir gündü. Eve gidip uyumak her şeyin çözümü olacaktı.

...

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen



NEREDEN ÇIKTIN KARŞIMAWhere stories live. Discover now