5.Bölüm

44 10 13
                                    

İçimde bilinmeyen bir acı var
Derinlerde ama nerde yanıyor
Yanıyor canım
Acıyor bedenim
Sen misin kanayan
A benim garip yüreğim
Sen misin bunca acının sebebi
İlla söküp atayım mı seni?

      5.Bölüm

2 gün sonra

İnsanları çözmek çok kolaydı aslında. Önemli olmak çözmek istememizdi. İnsan kalbinin anahtarı ise empati duygusuydu.

Kafamdaki düşüncelerle gözlerimi okuduğum kitabın sayfalarında gezdirdim. Bartu'nun aldığı kitabın.

Vücudumdaki yaralar yüzünden hareketlerim kısıtlıydı. O gün babam olacak şahıs beni öyle bırakmış, kapıyı açtığında ise annemi çağırmış ilk müdahaleyi annem yapmıştı.

Annemin bana yaptığı tek iyilik hemşire olduğu için pansuman yapmaktı.

Pansumanı sadece 1 günlük yapardı zaten. Diğer günler yine hayalet olurdu. Yüzümde de yara olduğu için Ceylan Teyze'nin yanında kalamıyordum.

Ve bu evde kaldığım her saniye boğuluyordum.

Allah'tan ben onların, onlar da benim yüzümü görmek istemiyorlardı.

Kulaklığımdan kısık sesli çalan şarkıya kendimi kaptırmışken aniden açılan kapıyla yerimde sıçradım. Karşımda gördüğüm annemle elimi kalbime koyup derin bir nefes alıp verdim. "Ne oldu anne?"

Annem sinirle kaşlarını çattı. "Ne demek ne oldu? Yemek hazırlayacağız gel. Çabuk ol." Sırıtarak sözlerine devam etti. "Misafirimiz var." Kapıyı çarpıp gidince arkasından bakakaldım.

Ne oluyordu be?

Kendimi toparlayarak odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde annemi gülümseyerek börek açarken görünce kaşlarım hayretle havaya kalktı.

Annemin mutlu olmasının iki sebebi olabilirdi. Ya abim evleniyordu; ki bildiğim kadarıyla hayatında biri yoktu.

Diğer seçenek ise Şevval'in gelmesiydi. Allah'ım ne olur 1. seçenek olsun. Bu ev zaten çekilmiyordu bir de Şevval'i kaldıramazdım.

                                    * * *

"Canımın içi, hoşgeldin.Keşke daha önceden geleceği haber verseydin. Ona göre sevdiğin yemekleri yapardım." Annem ve Şevval hâla sarılırken özlem gideriyorlardı.

Canımın içi, ne kadar da güzel bir seslenişti.

"Anne tamam yeter. Zaten yol yorgunuyum. Bir de sen darlama lütfen!" Benim muhtaç olduğum sevgiyi, ilgiyi elinin tersiyle itiyordu.

Annem onu kırmaktan korktuğu için ellerini hemen geri çekti. "Tamam annem, biz sofrayı hazırlarız. Sen otur dinlen." Bana kaş göz yaparak Şevval'i yani ablamı işaret etti.

Ne yani bir de hoşgeldin falan mı diyecektim? Hoş falan gelmemişti oysa ki.

Yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurarak Şevval'e baktım. "Hoşgeldin abla." Samimiyetsizce burun kıvırınca onu umursamayarak mutfağa girdim.

Sanki ben ona bayılıyordum.

Mutfağa girince annemin kızgın suratıyla karşılaştım. "Ablana kötü söz söylersen ya da kötü davranırsan olacaklardan ben sorumlu değilim Ezgi!" Dediklerini duymazlıkdan geldim.

"Ne zaman gidecekmiş?" Aniden sargılı kolum tutulunca kısık bir sesle inledim. Annem kolumu sıkarak konuştu. "Sana söylediklerimi anladın mı?" Ben bir şey diyemeden daha çok sıktı. "Anladın mı dedim!" Dolu gözlerimle kafa salladım. Elini sonunda kolumdan çekti.

Yaralı ErvahWhere stories live. Discover now