TANITIM

18 7 8
                                    

Battığı yerden doğmaz güneş
Tıpkı bir daha seni sevmeyeceğim gibi
Güneş ise hep aynı yerden doğacak
Her gün beni sevmediğin gibi

*****

Kutlamaya geç kalmamak için hemen ceketimi kaptım. Saçlarımı arkaya savurdum ve rujumu tazeledim. Tam çantamı omzuma taktım ki masadaki telefonum çaldı. Sanırım hastalarımdan veya randevu alacak yeni biriydi.

"Buyurun... evet psikolog Derya Ekin Dizdar."

"Merhaba, ben randevu alacaktım."

Hemen küçük not kağıdımı çıkardım ve kalemlikten tükenmez kalem aldım, "İsim, soyadı alabilir miyim?"

"Barlas Karataş."

Barlas... Ne?

Kısa bir an kalakaldım.

"Alo?"

"Buradayım..."

Karnıma bir tekme yemişim gibi ağrı oluşmuştu.

"Bir kaç dakika bekleteceğim. Boş günlere bakmam gerek."

Kayıt defterimi çıkardım ve hangi aralığın boş olduğuna baktım.

"Barlas Bey, haftaya salı, saat ikiye boş bir randevum var. Müsaitseniz sizi o güne almak isterim."

"Evet, evet. Uygunum." O güne Barlas'ı da yerleştirdim.

"Pekala, herhangi bir durumda iptal etmek için tekrar bu numaradan arayabilirsiniz."

"Tamam, teşekkürler. İyi akşamlar."

"İyi akşamlar." dedim ve telefonu kapattım. Sadece olduğum yerde öylece durdum ve defterdeki isme baktım.

O... Oydu. O beni aradığının farkında mıydı? Tanıdığı için mi aramıştı? Tanımış olamazdı ki. Olamazdı. Aradan çok zaman geçti. Böyle bir tesadüf olabilir miydi peki? Yıllar sonra...

Defterin kapağını yavaşça kapattım. Kalemi aynı sakinlikle üzerine koydum. Zaman geçiyordu ama aynı telaş yoktu üzerimde.

Derin bir nefes verdim. Bu tanıdık his beni buhrana sokmuş gibiydi. Ne de olsa bundan tam dokuz sene öncesinden bahsediyorduk...

En son ne zaman görmüştüm onu? 18 yaşındayken. Şimdi ise ikimizde 26 yaşında birer yetişkindik.

O zamanda bir tanınmışlık vardı, sadece isimlerimizi bilirdik. Şimdi ise farklı hayatlar vardı. Ben hala onun ismini hatırlar, bilirdim. O ise sanki tamamen unutmuştu beni.

Neden bana geliyorsun Barlas? Neyin var da geliyorsun? Beni hatırlıyor musun Barlas Karataş?


Dokuz sene önce...

Merak ediyorum seni.

En çok ne zaman çaresiz hissettin mesela. En büyük hayalin ne? Seni mutlu eden küçük şeyler neler? Bu hayatta neye çok önem verirsin?

Sever misin mesela beni, seni sevdiğim gibi?

Tam bir yıl olacak senden hoşlanalı Barlas. Lise üç olduk. Sen sayısal seçtin, ben eşit ağırlık. Yine aynı sınıfta değiliz. 

Aynı sınıfta olsak sanırım heyecanımı asla dizginleyemezdim. Bir şekilde senden hoşlandığımı bir sene fark etmeyip bu sene fark ederdin.

Hiç fark etmedin beni. Hoş, dersten başını kaldırdığın mı var senin?

Bende çalışkanım ama sen hem çalışkan hem zeki olunca senin kadar ders manyağı olamadım daha.

Bir kere hocam yönlendirmişti beni. Bir sorum vardı çözemediğim ve o an işi olduğu için sana gelmemi istemişti.

O hocanın gözdesiydin sen zaten. Bende daha tam tanımıyorum seni. Arada görüyorum ama herkes gibisin işte.

Elimde test kitabı ile sizin sınıfa girmiştim. O sırada oturduğun yerden çöp kutusuna şişeyi atmıştın. Neredeyse bana gelecekti. Sende özür dilemiştin. Sorun olmadığını belirtip senin adını sormuştum. "Benim, getir çözeyim."

Soruyu çözerken kalbimin içine doğru çöktüğünü hissetmiştim. Sen anlatırken ilkinde anlamamıştım.

Sonra bir defa daha anlatmıştın. İşi kavradığımda teşekkür edip yanından ayrılmıştım ama o an seni gözüme kestirmiştim.

Utangacım, fazlasıyla. Bazen sadece gaza geldiğimde cesaretlenebiliyorum. İşte o günlerden biriydi. Cuma günüydü ve istiklal marşına çıkmıştık.

Arkamda sen vardın ve o bir hafta seni gözüme kestirmiştim. Beğeniyordum o zamanlar. Büyük duygulardan habersizdim.

O gün önümde tam olarak neyden çıktı kavga hatırlamıyorum ama bir anda erkekler birbirine daldı. Büyük bir kalabalık ve curcuna ortaya çıktı.

O an  kavganın tam dibindeydim. Geri kaçmaya vakit kalmadan biri beni ittirmişti.

İşte sen arkamdaydın. Benim dengemi sağlamam için kolumdan tutmuş ve kendinle beraber arkaya doğru çekmiştin. Arkadaşlarım bir tarafa, ben ve sen bir tarafa.

Seni arkadaşlarıma anlatmıştım. Senle beni yan yana görünce kavgayı unutmuşlardı. O gün okuldan dönerken nasıl heyecanlı olduğumu anlatamam.

Arkadaşlarım ile o anın kriterini saatlerce yapmıştık ve her konuşmamızda aynı heyecanla konuşuyordum.

Artık okula gelirken de, giderken de senle karşılaşmak benim çabamdı. Sana yetişmek veya senin çıktığın saatlere denk gelmeye çalışıyordum.

Denk geldiğim de bir şeyde olmuyordu gerçi. Sadece aynı yolda yürüyorduk ama bu bile benim için bir lütuftu.

İşte böyle başlamıştım senden hoşlanmaya Barlas. Hoşlanmaktan öteye çıkmıştı artık ve tam bir sene böyle sevdim seni.

Sonra ne mi oldu? İşte o bir anlık heyecan ile ben sana bir adım atmaya karar verdim. Başıma neler geleceğini bilmeden...

*****

Yeni bir hikaye miiiii?

Bu hikaye aşırı güzel olacaklar benceee

Ve uzun olmayacak, ne bölümü ne de hikayesi. 

Verdikleri vibe şimdiden ortamın havasını değiştiriyor.

İlk bölüme hazırlıklı olun ;)

RUHUMDA RIHTIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin