İKİNCİ SAYFA

1 1 0
                                    

Oy ve yorumları unutmayalım🦋

Heyecanlı bir bölümmm

İyi okumalarrrr💗

*****

Yeryüzündeki gürültüler, insanın sesini kısıyor. Kimse duyulmuyor. Ne ölümler, ne çığlıklar, ne acılar, ne mutluluklar... 

Sanki yere doğru dökülüyor kelimeler ve duygular. Süpürülüyor bir köşeye. 

Bugün sana geldim. İlk defa kimse yoktu. Yeryüzündeki gürültüler yoktu. Senin benim için ayırdığın tam bir saat vardı. 

Ne diyeceğimi düşünmedim. Amacım sadece sessiz kalıp gözlerine bakmak. 

Bir insan nasıl kendini anlatır emin ol bilmiyorum. Bilsem, her şeyi dökerim sana. 

Gökyüzü mesut bugün. Odanın penceresinde uzun bir tül perde var. Açtığın cam ile perde usulca kalkıyor. Onu izlemek beni rahatlatıyor. 

O odada bulunmak bana iyi geliyor. Çünkü o odada sen varsın. 

Lisede beni nasıl sevdiğini çok sorgulamıştım. 

Bir insan, tanımadığı birini uzaktan nasıl sevebilir?

Bana geldiğinde sana soru anlatmaktan başka bir şey yapmıyordum. Biz birbirimizin isimlerini bilirdik sadece. 

Sen ise beni tanımak istiyordun. Tanısan sevecek miydin?

Şimdi de aynı soruyu soruyorum: anlattıklarımdan sonra sevecek misin? 

Ben tam on ay boyunca, haftada  bir saat seni bir köşeden izleyerek sevmeye başladım. 

Hayat, nasıl terse çeviriyor zamanı. Nasıl da karşılığını veriyor her şeyin. 

Belki de sen istedin bunu. Bilmiyorum ama seni öğrenmek istiyorum. 

20.02.2024

Günlüğün kapağını kapadım. Son saat seansım iptal olmuştu. Bu yüzden çalışma masamda Barlas'ın günlüğünü okumaya karar vermiştim. 

Ölen birinin günlüğünü okumak. 

Sanki hiç ölmemiş gibi geliyordu. 

Derin bir soluk verdim ve sandalyede arkama yaslandım. Tavana bakarak derin düşüncelere dalmıştım ki kapımın çalması ile yerinde sıçradım. 

"Buyurun." diye seslendim. ilk kapı kolu hareket etmedi. 

Ardından yavaşça aralık oldu. İçeri hiç beklemediğim biri girdi. Barlas'ın babası.  

Masadan yavaşça kalktım. O da içeri girip kapıyı kapadı. 

"İyi günler Ekin hanım. Ben Miran Karataş."

"Memnun oldum, Miran Bey." dedim ve uzattığı eli sıkıp Barlas'ın oturduğu koltuğu gösterdim. Bende karşısına geçtim. Açıkçası böyle bir şey beklemiyordum. 

Yüzü o günkü haline göre biraz daha toparlamıştı. Üstünde temiz bir takım elbise ile oturuyordu.  Zayıf bir adamdı ama geniş omuzları vardı. Dik tutmaya çalıştığı omurgası ve yüzündeki kırışıklar artık yaşlandığını gösteriyordu. Gözleri maviydi. Barlas'ın ise kahverengi. Hiç babasına benzememişti anlaşılan. 

"Kim olduğumu biliyorsunuzdur." dediğinde başımla onayladım. "Barlas'ın babasısınız. Sizi görmeyi beklemiyordum."

"Evet, oğlum öleli daha kırk iki gün oldu ve biz yeni toparlıyoruz." dediğinde onu anladığımı söyledim. 

RUHUMDA RIHTIMWhere stories live. Discover now